Altunışık A. C.(Yürütücü), Adanur S., Günaydın M., Sunca F.
Yükseköğretim Kurumları Destekli Proje, 2021 - 2023
Depremler sonrası yapılan araştırmalar, binalar
arasındaki çarpışma etkilerinin binalardaki bölgesel hasarların birçoğunun
kaynağı olduğunu ve hasarların yıkıcı etkilere neden olabileceği
gösterilmiştir. Ayrıca, mevcut yönetmeliklerde verilen boşluk miktarlarının yapısal
özelliklere ve yer hareketinin özelliklerine bağlı olarak yetersiz olduğu
geçmiş çalışmalar ile ortaya konulmuştur.
Binalar
arasındaki çarpışmanın yıkıcı etkilerine rağmen, literatürde yapılan
çalışmaların genellikle analitik ve/veya sayısal bir model üzerinden veya
depremler sonrası yapılan gözlemler ile gerçekleştirildiği tespit edilmiştir.
Deneysel çalışmalarda ise oldukça sınırlı ve küçük ölçeklerin seçildiği,
çarpışmanın yapısal hasarlar üzerine olan etkilerinin çoğunlukla ihmal edildiği
ya da deneyler sırasında binaların elastik sınırlar içerisinde kalacak şekilde
tasarlandığı görülmüştür. Bu durum komşu binalar arasındaki çarpışma
davranışının daha büyük ölçekli numuneler üzerinden araştırılmasının, çarpışma
nedeniyle oluşacak hasarların seviyelerinin ve yapısal davranışa olan
etkilerinin deneysel olarak detaylı bir şekilde incelenmesinin gerekliliği
düşüncesini doğurmaktadır. Öte yandan istenilen performans seviyesini
karşılayamayan mevcut betonarme binalarda yaygın olarak kullanılan lifli
polimer (LP) kompozit malzemelerin çarpışma hasarlarını azaltmadaki etkilerinin
incelendiği herhangi bir çalışmaya rastlanmamıştır. Bu yönleriyle, proje
kapsamında gerçekleştirilecek çalışmaların özgün bir değere sahip olduğu
düşünülmektedir.
Bu proje kapsamında; sarsma masası üzerinde
gerçekleştirilecek deneyler ile komşu betonarme binalar arasında meydana
gelebilecek çarpışmaların yapısal davranışa etkilerinin incelenmesi, çarpışma
sonrası oluşacak hasarların binaların performanslarına olan etkilerinin
deneysel yöntemler kullanarak incelenmesi ve LP kompozit malzemelerin çekiçleme
hasarları üzerindeki etkilerinin araştırılması amaçlanmaktadır. Bu amaçla, ülkemizdeki
binalarda sıklıkla rastlanılan ve betonarme yapıların deprem davranışını
olumsuz etkileyen kusurların bulunduğu düzlem çerçeve binalar kullanılacaktır.
Bu projede, oluşturulan bina modellerinin başlangıç
dinamik karakteristikleri Deneysel Modal Analiz (DMA) yöntemi ile belirlenecek,
başlangıç dinamik karakteristikleri belirlenmiş binaların çarpışma testleri
sarsma masası üzerinde belirli yer hareketleri altında gerçekleştirilecek,
sarsma masası deneyleri sonrasında DMA yöntemi ile birlikte son dinamik
karakteristikler belirlenecek ve hasar tespiti yapılacak, dinamik
karakteristikler arasındaki farklılıklar değerlendirilecek, çarpışmanın yapısal
davranışa ve hasarlara olan etkileri belirlenecektir.