Sıçan Batın İçi Endometriozis Modelinde VEGFR1-3 kinaz inhibitörü Frukuintinibin Etkisi: VEGF/VEGFR ve HİPPO-YAP Moleküllerinin Rolü


Creative Commons License

Yurtcu N. (Yürütücü), Durna Daştan S., Özkaraca M., Çetin A., Berk Ş.

TÜBİTAK Projesi, 2021 - 2023

  • Proje Türü: TÜBİTAK Projesi
  • Başlama Tarihi: Eylül 2021
  • Bitiş Tarihi: Mayıs 2023

Proje Özeti

Endometriozis, kadınların üreme sağlığı açısından önemli bir sorundur. Endometrioziste endometrial dokunun uterus dışında yayılması söz konusudur. Ağrılı adet, pelvik ağrı, ağrılı cinsel ilişki, infertilite ve diğer belirtilerle ilişkilidir. Etiyolojisinin halen anlaşılmamış olması tedavi seçenekleri sınırlamaktadır. Üreme siklusunda endometrium proliferasyonunda anjiyogenezis önemli rol oynar. Son araştırmalarda anjiyogenezin moleküler özelliklerini ve gelişiminde gen yolaklarının incelenmesi artarak devam etmektedir. Hippo-YAP yolağının doku hemostazında, gelişiminde ve hücre çoğalmasında önemli rolleri olduğu gösterilmiştir. Anjiyogenez oluşumunda, vasküler yapının yeniden şekillenmesinde rol almaktadır. Endometriozisin tedavisinde anjiyogenezi baskılayan moleküller kullanılabilmektedir. Vasküler endotelyal büyüme faktörü (VEGF) reseptörleri, anjiyogenez ve tümör büyümesi gibi birçok fizyolojik ve patolojik süreçte rol oynarlar. Frukuintinib anjiojenez oluşumunu baskılayan selektivitesi ve etkinliği yüksek VEGF reseptörü 1-3 kinaz inhibitörüdür. Sıçan endometriozis modelinde frukuintinibin endometriozis üzerine etkisi VEGF/VEGFR ve Hippo-YAP moleküllerinin rolü araştırıldı. Sıçan endometriozis modelinde endometriozis grubları ve sham grubu olmak üzere dört grupta incelendi. Frukuintinib düşük ve yüksek doz olarak uygulandı. Elisa, gen expresyon analizleri ve Hematoksilen-eozin ve immünohistokimyasal boyama yapıldı. Çalışma gruplarından alınan dokularda total oksidan durumu (TOS) incelendi. Genel olarak STK4, SAV1, LATS1 genlerinin expresyonu sham grubunda yüksek diğer gruplarda daha düşük bulunmuşken, YAP1, TAZ, ANGPT1, TIE2, VEGFA genlerinin ekspresyonu ise sham grubunda düşük olup endometriozisle birlikte artmıştır. Bu genlerin ifadelenmelerindeki artış endometriozis patogenezi ile ilişkili olduğunu göstermektedir. Frukuintinib düşük dozda uygulanan grupta gen ekspresyonlarının yüksek dozda uygulama yapılan gruba göre daha yüksek olduğu saptanmıştır. Endometriozis çalışma gruplarına düşük doz frukuintinib uygulanan grupta TOS daha yüksek iken yüksek doz uygulana grupta over dokusunda TOS un azaldığı görülmüştür. Histopatolojik incelemelerde epitel bütünlüğünün endometrial odak ve düşük doz gruplarında iyi düzeyde korunduğu, yüksek doz grubunda orta düzeyde korunduğu belirlendi. Damarlaşma ve hücre infiltrasyonları düşük doz grubunda orta düzeydeydi. Fibrozis düşük doz grubunda şiddetli, yüksek doz grubunda orta seviyedeydi. Hemiuterus ve ovaryum örnekleri normal histolojik görünümde olup histopatolojik bulguya rastlanmadı. İmmunohistokimyasal boyamalarda endometriozis ve hemiuterus grupları arasında Tie2, Angiopoietin1, VEGFA ve VEGFR2 immunreaktivitesi yönünden istatistiksel olarak anlamlı farklar vardı. Ovaryumlarda ve hemiuterusda istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu. Tie2 ve VEGFA immunpozitifliği endometriozis kontrol grubunda şiddetli, düşük doz grubunda orta, yüksek doz grubunda hafif düzeyde görüldü. VEGFR2 immunpozitifliği endometriozis kontrol grubunda şiddetli, düşük ve yüksek dozda hafifti. Angiopoietin1 ise endometriozis kontrol grubunda çok şiddetli, düşük doz grubunda şiddetli, yüksek doz grubunda orta düzeyde belirlendi. Frukuintinib ilacının anjiogenezi azaltarak endometriozis üzerinde tedavi edici etkisinin olduğu şeklinde yorumlanmıştır. Genetik ve biyokimyasal analizlerle birlikte kadın sağlığı açısından da yapılacak çalışmalarda fayda sağlayacakdır.