OSMANLI-TÜRK MODERNLEŞMESİNDE DEVLETMERKEZLİ YAKLAŞIM VE METİN HEPER


Creative Commons License

Ercan R.

ZEITSCHRIFT FÜR DIE WELT DER TÜRKEN / JOURNAL OF WORLD OF TURKS, cilt.13, sa.2, ss.191-214, 2021 (Scopus) identifier identifier

Özet

Bu çalışmanın amacı, Türk modernleşmesinde devletin rolünü betimlemektir. Bu amaca yönelik olarak Osmanlı-Türk siyasal tarihi “merkezçevre” modeli ve Metin Heper’in “güçlü devlet geleneği” bağlamında ele alınmaktadır. Bu çerçevede merkez-çevre modelinin genel geçerliliğinin devam edip etmediği tartışılmaktadır. Türkiye’de modernleşmeyi üst yapı kurumları arasında gerilim ve çatışmaya indirgeyen merkez-çevre kuramı, şehirli-laik-orta sınıflar ile geleneksel-yoksul-alt kesimlerin karşıtlığını kendisine çıkış noktası yapmıştır. Güçlü devlet geleneği tezine göre, Batı’dan aktarılan modern değerleri referans alan yönetici elitler merkezi sürekli güçlendirirken çevreye duyarsız kalmışlardır. Devletin buyurgan yapısı, farklı toplumsal sınıfların ve sivil toplum örgütlenmelerinin gelişmesini engellemiştir. Osmanlıdan aktarılan güçlü devlet geleneği, modernleşmenin öznesi olarak cumhuriyet döneminde de etkili olmaya devam etmiştir. Öyle ki, Cumhuriyeti kuran bürokratik yapı, çok partili hayata kadar kendini devletle özdeş kılmış ve merkezi güçlendirmiştir. Merkezi temsil eden yönetici elitler ve çevreyi temsil eden geleneksel toplum kesimleri arasında kültürel çatışma ve gerginlik iktidar mücadelesi açısından da belirleyici olmuştur. 1980’li yıllarda neo-liberal dalganın yükselişe geçmesinin Türkiye’de iktidar mücadelesine yansımaları olmuş, merkez ve çevre ilişkilerini etkilemiştir. Merkezi oluşturan eski elitler çevreselleşirken çevreyi oluşturan muhafazakâr kesimler merkezileşerek yeni elitleri oluşturmuşlardır. Sonuç olarak merkez-çevre kuramı ve güçlü devletgeleneğinin bazı çekincelerle birlikte Osmanlı-Türk modernleşmesini açıklamakta hala işlevsel olduğu söylenebilir.

Anahtar Kelimeler: Yönetici elitler, Merkez-Çevre Modeli, güçlü devlet geleneği