Tarihin Peşinde (Uluslar arası Tarih ve Sosyal Araştırmalar Dergisi), sa.12, ss.41-70, 2014 (Hakemli Dergi)
Bu çalışma, İttihat ve Terakki Partisinin iktidarı döneminde Osmanlı İmparatorluğunda
memurların mesai saatlerini düzenleme çalışmaları esnasında, Türkiye’de uzun bir mazi‐
ye sahip olan, ancak “kuvvetler ayrılığı” ve “mahkemeler bağımsızdır” gibi kavramlar
üzerinden yeni yeni dile getirilmeye başlanan adlî kuvvetin mülkî vesayet altına girme‐
me yönündeki direnç gösterisinden kısa, ama ilginç bir kesit sunmaktadır. Sunumun bir
bütünlük içerisinde sergilenebilmesinin, ancak incelenen döneme gelinceye kadarki süreç
içerisinde yargının Osmanlı ülkesindeki varoluş biçiminin bilinebilmesine bağlı olduğu
gerçeği göz ardı edilemeyeceğinden, onun bağımsızlık biçimi ve bürokratikleşme serü‐
veni hacimsel açıdan savurduğu tüm tehditlere rağmen çalışmanın başında kendisine yer
bulmuştur. Bu tehdidi göğüslemek, ayrıca çalışmanın esas kısmında yer alan bürokrat ve
memurlarile bağlı bulundukları kurumların ve aralarında cereyan eden yazışma trafiği‐
nin daha iyi anlaşılmasına olanak sağlayacağı gerçeğinden güç almıştır.
This study presents a short, however interesting selection of resistance performing of
judicial force, having a long history in Turkey but newly started to be voiced over the
concepts of ʺseparation of powers ʺ and ʺ courts are independent ʺ, against coming
under the tutelage of the civilian in the course of fixing the working hours of civil ser‐
vants in the Ottoman Empire during the reign of Union and Progress Party. Since it
cannot be ignored that the availability of displaying the presentation in an integrated way is only dependent upon being aware of existence form of judiciary in the Ottoman
lands during the period before the period studied, its independence form and bureaucra‐
tization adventure, despite the voluminous threats, have found a place of its own at the
beginning of the study. Confronting this threat has also taken power from the fact that
bureaucrats and officers with their respective institutions and the correspondence traffic
that took place between them that are in the main part of the study will allow for a better
understanding