Uluslararası İstanbul İktisatçılar Zirvesi II, Küresel Kriz Sonrası İktisat Politikaları, İstanbul, Türkiye, 13 - 14 Mayıs 2010, cilt.2, ss.158-172
2007 yılı sonu itibariyle baş gösteren mali krizin sonuçları
işsizlik gibi kimi faktörlerde henüz hissedilebilmiş ve muhtemelen de ilerleyen
dönemlerde daha fazla hissedilebileceği anlaşılmıştır. Bugün gelişmiş ya da
gelişmekte olan ülkeler önümüzdeki yıllarda belki de sona ermekte olmasına
rağmen krizin sonuçlarının daha uzun süre devam edeceği hususunda ortak bir
kanaate sahiptirler. Krizin bir yılı aşkın bir süredir devam ediyor olması
sonuçlarının da buna paralel olarak uzun süre devam edeceği tezini
desteklemektedir. Mali krizlerle ilgili tecrübeler göstermektedir ki kriz
sonrası ekonominin yeniden normalleşmesi süreci hiç de kolay olmamakta hatta
birçok durumda kriz öncesini yakalamak on yıllar alabilmektedir. Örneğin 2001
krizi sonrası Türkiye gibi birçok gelişmekte olan ülke işsizlik anlamında henüz
kriz öncesi değerlere ulaşamadan yeni bir krize yakalanmıştır.
Krizin sona erdirilmesi ve etkilerinin azaltılması amacıyla
organize edilen uluslararası toplantılarda IMF WB ve ILO gibi uluslararası
kurum ve kuruluşların değişen şartlara karşı yetersizlikleri, gerekli kurumsal
değişiklikler ve tekrar normalleşme sürecinde üstlenebileceği roller
tartışılmaktadır. En son Eylül 2009’da ABD’de gerçekleştirilen G20 zirvesinde
de öncelikli gündem bu konular üzerinde yoğunlaşmıştır. Makro düzeyde bu kurum
ve kuruluşların rolleri, etkililiğinin artırılması ve yeniden yapılandırılması gibi
çözümler geliştirilirken esas mikro düzeyde uygulanabilecek politikalar gözden
kaçırılmamalıdır.
Ülkelerin ulusal bazlı ilgilendikleri çözümlere bakıldığında
da ise yoğunluklu olarak, sahip oldukları işgücü ve sermaye birikimi
dolayısıyla, büyük ölçekli işletmelerin tekrar normalleşme sürecine
girebilmeleri üzerine öncelikli gündem oluşturdukları görülmektedir. Buna
karşın ekonomideki etkileri ve dağılımları dolayısıyla yaygın kalkınmayı ve
dengeli ekonomik dağılımı sağlayan Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerin
sıkıntılarına dair çözümler henüz ciddi bir gündem konusu olabilmiş değildir.
Ekonomik anlamda esas desteğin sağlanması gereken alanın KOBİ’ler olduğu
dillendirilmesine karşın uygulamada gerçekleştirilen ekonomi politikalarının
tam da böyle olmadığı en azından zamanlama açısından bu durumun beklentiler
düzeyinde gerçekleşmediği gözlemlenmektedir. Bu anlamda öncelikli olmasa bile
en azından ağırlıklı olarak KOBİ’lerin kriz sonrası desteklenmesi ve KOBİ’lere dair
kriz sonrası normalleşme süreçleri değerlendirilmelidir.
Bu çalışmada KOBİ’lerin ekonomi içerisindeki rolleri ve
ekonomiye katkıları değerlendirilerek kriz sonrası dönemde KOBİ’ler açısından
uygulanabilecek ekonomi politikalar ele alınacaktır. Özellikle 1997 2001 ve
2002 krizleri karşılaştırılarak yaşanan mali krizin olumsuz sonuçlarının
asgariye indirilmesi ve sürecin en kısa sürede atlatılabilmesi için gerekli
destekler istihdam, büyüme ve bölgesel kalkınma bağlamında ele alınacaktır.
Çalışmanın uygulama alanını Türkiye KOBİ piyasaları oluşturmakta ve KOBİ’ler
için uygulanabilecek istihdam, mali teşvikler ve örgütlenme gibi ekonomi
politikaları incelenecektir.
KOBİ’lerin işgücü istihdamı, bölgesel kalkınma ve dengeli
gelir dağılımı üzerindeki olumlu etkileri dikkate alındığında önümüzdeki
dönemlerde KOBİ’lerle ilgili daha etkili ekonomi politikalarının gündeme
alınması kaçınılmazdır. KOBİ’lerin ekonomiye katkıları değerlendirildiğinde bu
uygulamaların onlara lütfedilmiş sıradan politikalar olmadığı tam tersi
ekonominin geleceğini etkileyecek asıl gereklilikler olduğu daha iyi
anlaşılacaktır.