Universal Journal of Theology, cilt.2, sa.1, ss.97-103, 2017 (Hakemli Dergi)
Mezhep, sünnet, içtihat ve klasik kaynakların anlaşılması sürekli tazeliğini koruyan
konulardır. Tanıtacağımız ve tahlil edeceğimiz kitap, bütün bu konularda ufuk açabilecek bir
birikim ve gayretin eseridir. Yazar önsözde kitabı yazma gayesine dair şu cümlelere yer verir: “Bu
çalışma (…) İslam’ın ikinci kaynağı olan sünnetin (Hadis, haber) otorite niteliğini, bir mezhebin,
Hanefî mezhebinin, tarihsel gelişimi bağlamında araştırmayı hedeflemektedir. Bu amaçla önce
birinci bölümde fıkıh usûlü ilminin gelişim tarihi incelenecek ve ardından Hanefî mezhebi içinde
fıkıh usûlü alanında ortaya konulan eserlerin tarihsel bir sınıflaması yapılacaktır. Genel olarak
Hanefî fıkıh usûlü tarihinde üç ana dönem belirlenmiştir. Bundan hareketle kitabın geriye kalan
son üç bölümü usûl tarihinin bu üç dönemine karşılık gelmek üzere tasarlanmıştır. İkinci bölüm,
başlangıçtan 4./10. Yüzyılın başlarına kadar uzanan fıkıh usûlünün olgunluğunu yakalaması ve
klasik teorisini oluşturması üzerinde durulmaktadır. Bu dönem 4./10. Yüzyılın başından 6./12.
Yüzyılın başlarına kadar yaklaşık 200 yıllık bir süreyi kapsamaktadır. Nihayet klasik-sonrası
dönem adını taşıyan dördüncü bölümde ise İslam dünyasında ortaya çıkan uzlaşma ve diyalog
ortamının, genelde fıkıh teorisine ve özelde nebevi haber teorisine ne tür bir katkı sağladığı
üzerinde durulmuştur. Bu dönem yaklaşık 6./12. Yüzyılın sonundan 13./19. Yüzyılın başlarına
kadar uzanmaktadır.” (s.11)