KOLEKTİF HAFIZAYI HEDEFLEYEN ZENOFOBİNİN YENİ MEDYADA METİNLEŞTİRİLMESİ: RİCOEUR’ÜN SEMBOL HERMENÖTİĞİ BAĞLAMINDA BİR ANALİZ


ÇELİK F.

Gümüşhane Üniversitesi İletişim Fakültesi Elektronik Dergisi, cilt.12, sa.1, ss.395-422, 2024 (Hakemli Dergi) identifier

Özet

Bu çalışma Christchurch terör saldırısı vakası üzerinden zenofobinin yeni iletişim ortamlarında metinleştirilme biçimini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu amaç doğrultusunda saldırıda metinleştirilen silah ve şarjörlere ilişik simge ve semboller Ricoeur’ün sembol hermeneutiği bağlamında çözümlemeye tabi tutulmuştur. Bu nitel araştırmada doküman analizi ve hermenötik yöntem bir arada kullanılmıştır. Araştırmaya konu terör saldırısında sosyal ağlar ve sosyal medya mecralarında metinleştirilerek eylemin bütünselliği içinde önemli bir araca dönüşen silah ve şarjörlere birer belge olarak yaklaşılmıştır. Terörizmin bağlı olduğu ideolojinin somut pratiği olan saldırıda kullanılan suç aletlerine ilişkin görüntülerin sembolik yorumlama sonucunda kazandığı anlamı ortaya çıkaran bu çalışma, bahse konu görüntülerin dijital mekanda sergilenen paylaşım olmaktan çok kolektif hafızayı hedefleyen araç olduğunu göstermek bakımından önemlidir. Araştırmada elde edilen bulgular göstergesel bir bütün olarak ortaya çıkan söz konusu terör saldırısının esas niteliğinin yeni iletişim teknolojilerini araçsallaştırmaktan ileri geldiğini göstermiştir. Sonuç olarak çalışmada, yeni medyada etnisite tabanlı kolektif nefret üretme ve yayma amacına kilitlenen bu terör saldırısının işaret ettiği silahlardaki zenofobik radikal sağ ve anti-İslam tonlu söylem aydınlatılmıştır.
This study aims to reveal the way xenophobia is textualized in new communication environments through the Christchurch terrorist attack. For this purpose, the signs and symbols attached to the weapons texted in the attack were analyzed in the context of Ricoeur’s symbol hermeneutics. In this qualitative research, document analysis and hermeneutic methods were used together. In the terrorist attack that is the subject of the research, the weapons, which became an important tool of the action by being texted on social networks and social media channels, were approached as documents. This study, which reveals the meaning gained as a result of symbolic interpretation of images of criminal tools, which are instrumentalized as the concrete practice of the ideology to which terrorism is based, is important in showing that the images in question are a tool targeting collective memory rather than a sharing in digital space. The findings obtained in the research showed that the main importance of the terrorist attack in question, which emerged as a semiotic whole, came from instrumentalizing new communication technologies. As a result, the study clarified the xenophobic radical right and anti-Islam toned discourse in the weapons indicated by this terrorist attack, which focused on the aim of producing and spreading ethnicity-based collective hatred in the new media.