FRIEDRICH SCHILLER’İN HAYALETGÖREN ADLI ESERİNDE GOTİĞİN YANSIMALARI


Creative Commons License

Kırgız Ş.

Turkish StudiesLanguage and Literature, cilt.14, sa.3, ss.1283-1296, 2019 (Hakemli Dergi)

  • Yayın Türü: Makale / Tam Makale
  • Cilt numarası: 14 Sayı: 3
  • Basım Tarihi: 2019
  • Dergi Adı: Turkish StudiesLanguage and Literature
  • Derginin Tarandığı İndeksler: TR DİZİN (ULAKBİM)
  • Sayfa Sayıları: ss.1283-1296
  • Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

İlk kullanım alanı mimari ile başlayan ve zamanla sanatın hemen her alanında faaliyet gösteren gotik kavramının edebiyata dâhil olması 18. yüzyılın sonlarına denk gelir. Gotik romanın ilk örneği, İngiliz yazar ve sanat eserleri koleksiyoncusu Horace Walpole’un (orijinal ismiyle Horatio Walpole) 1764 yılında yayımladığı eseri The Castle of Otranto (Otranto Şatosu) olarak kabul görür. Bu değerlendirmenin en önemli sebebi; gotik kavramının, edebiyatta ilk kez Walpole tarafından Otranto Şatosu adlı eserde kullanılmış olmasıdır. Aydınlanma Çağı’nın rasyonelliğine tepki olarak doğan gotik tarz, bireyi, akıl ve mantığın baskısından kurtarıp, bastırılmış dürtülerini gün yüzüne çıkarmaya hizmet eder. Gotik romanın ana işlevi ise insanın, derinliklerine kadar nüfus etmiş olan korkuları ile yüzleşmesini sağlamaktır. Diğer bir ifade ile insanın iç dünyasının gizil kısımlarına hapsettiği bu korkular, gotik roman ile açığa çıkar. Alman şair, dram yazarı, tarihçi ve filozof Johann Christoph Friedrich von Schiller’in tek roman fragmanı olan Der Geisterseher (Hayaletgören) (1787-1789), 1787 ve 1789 yılları arasında Die Thalia dergisinde bölümler halinde yayımlanmıştır. İki bölümden oluşan roman fragmanın ilk bölümü serüvenli ve merak uyandıran bir tarzla kaleme alınmıştır. İkinci bölümünde ise mektuplara yer verilmiştir. Schiller’in Der Geisterseher (Hayaletgören) adlı eseri, ruh çağırma seansları, okültizm ve spiritüalizm gibi unsurlarla bezenmiş bir gotik roman örneğidir. Bu bağlamda çalışmada, eserin gotik roman bağlamında ele alınması amaçlanmıştır ve eser metin odaklı yöntem kullanılarak çözümlenecektir.

The inclusion of the concept gothic, which was first used in architecture and gradually started to be used in almost every area of art, in literature took place towards the end of 18th century. The first example of Gothic novel is considered to be English writer and art collector Horace Walpole’s (his original name was Horatio Walpole) The Castle of Otranto published in 1764. The most important reason for this evaluation is that the concept gothic has been used for the first time by Walpole in his work The Castle of Otranto. The gothic style which was born as a reaction to the rationality of the Age of Enlightenment served to free the individual from the pressure of the mind and rationality and expose suppressed impulses. The main function of gothic novel is to make it possible for man to face his fears which penetrate deep into his being. In other words, these fears, which are imprisoned in the hidden parts of the inner world, are revealed by the gothic novel. Der Geisterseher (The Ghost Seer) (1787-1789), which is the only fragment of German poet, drama writer, historian and philosopher Johann Christoph Friedrich von Schiller in the novel genre was published in fragment between 1787 and 1789 in the journal Die Thalia. The first part of the novel fragment, composed of two parts, was written in adventureful and intriguing. In the second part are given letters. Schiller’s Work Der Geisterseher (The Ghost Seer) is an example of a gothic novel which is adorned with elements such as séances to evoke the spirits, occultism and spiritualism. In this respect, it was aimed at dealing with the work in the context of gothic novel in this study and the work will be analysed to use work-immanent method.