6.KENT ARAŞTIRMALARI KONGRESİ, Ankara, Türkiye, 16 - 18 Aralık 2021, cilt.1, ss.374-377
Bulaşıcı ve salgın hastalıklar kapsamında değerlendirilen COVİD-19 salgını, küreselleşmenin ve insan hareketliliğinin etkisiyle çok kısa bir sürede tüm dünyayı etkisi altına almış ve küresel bir krize dönüşmüştür
(DSÖ, 2020; Tavukçu, 2020). Bu yüzden tüm ülkeler ilk olarak insan hareketliliğini sınırlandırarak hastalığın yayılımını yavaşlatma çabasına
girmiştir. Söz konusu çaba ise, kentsel ulaşım hareketliliklerinde ciddi
değişikliklere yol açmıştır ve söz konusu değişikliklerin deneysel olarak
ölçülmesi, sürecin yarattığı olumsuzlukların giderilmesi için elzem olmuştur. Bu noktada, pandemi sürecinde kentsel toplulukların temel gereksinimleri kapsamında ev bazlı iş ile ev bazlı zaruri alışveriş yolculukları gibi zorunlu kentsel hareketliliklerin sağlanmasına yönelik kentsel
ulaşım talebinin toplu taşıma hizmet ayağının yeniden sorgulanması konusu, sıkça üzerinde durulan konulardan biri haline gelmiştir. Bu bağlamda, özellikle toplu taşıma hizmeti sağlayan yüksek yolcu taşıma kapasiteli taşıtların virüsün hızla yayılması için verimli bir ortam yarattığına yönelik yaygın düşüncenin, yolculuk türel dağılımlarında toplu taşıma kullanım oranlarının aleyhine olacak bir biçimde ciddi değişimlere
yol açtığı gözlemlenmektedir.
Pandemi Sürecinin Toplu Taşıma Türlerine Yönelik Etkisinin Ölçülmesi: Çok
Terimli Logit Bağlanım Modeli, İstanbul Örneği
375
Söz konusu temel gözlemden hareketle bu çalışmada, Haziran 2019,
Temmuz 2020 ve Mayıs 2021 tarihlerine yönelik İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nce yayımlanan detaylı yolculuk verileri (İBB, 2019; 2020; 2021)
üzerinden kurulan Çok Terimli Logit Bağlanım Modeli (ÇTLBM) aracılığıyla ortaya konulan bulgular üzerinden pandemi sürecinin de etkisiyle İstanbul özelindeki yolculuk türel dağılımlarının ne yönde değiştiği
tartışılmıştır. Bir diğer ifadeyle, İstanbul içerisinde aktif olarak kullanılan
toplu taşıma türlerindeki kullanım oranlarının pandemi sürecinden etkilenme düzeyleri, çok terimli logit bağlanım modeli aracılığıyla deneysel
olarak ortaya konulmuştur.
Pandemi sürecinin etkisiyle İstanbul’daki toplu taşıma kullanımlarına yönelik değişim eğilimlerinin deneysel olarak değerlendirilmesi
amacıyla ortaya konulan verilere yönelik olarak, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nce yayınlanan Haziran 2019, Temmuz 2020 ve Mayıs 2021 yolculuk verileri üzerinden iki temel değişken başlığı tanımlanmıştır. Bunlar, belirtilen tarihler içerisinde otobüs, metrobüs, metro, hafif raylı sistemler, Marmaray ve deniz ulaşımı olmak üzere altı farklı ulaşım türü
aracılığıyla gerçekleştirilen günlük yolculuk sıklıkları ve T.C. Sağlık Bakanlığı’nca yayınlanan günlük vaka sayıları (100 binde) şeklindedir. Bu
noktada, belirtilen her bir ulaşım türüne yönelik gerçekleştirilen günlük
yolculuk sayıları verileri, her bir ulaşım türü için beş farklı sınıf aralığı
üzerinden tanımlanmış olup, günlük vaka sayıları (100 binde) ise, birer
sürekli değişken olarak tanımlanmıştır. Böylelikle, İstanbul içinde aktif
olarak kullanılan toplu taşıma seçenekleri olan otobüs, metrobüs, metro,
hafif raylı sistemler, Marmaray ve deniz ulaşımı türlerinin her birine yönelik olan günlük yolculuk sayılarının işaret ettiği yolculuk talebi kategorilerinin, ilgili tarihlerdeki günlük ortalama COVİD vaka sayısı (100
bin) değişkenine yönelik etkisi, Çok Terimli Logit Bağlanım Modeli
(ÇTLB) aracılığıyla modellenmiştir.
Elde edilen model bulgularına göre, İstanbul’da COVİD vakalarının
başlaması itibariyle kullanım oranlarında en çok düşüş görülen ulaşım
türü % 75,81 oranla deniz ulaşımı olmuştur. Deniz ulaşımını ise sırasıyla
% 70 ile hafif raylı sistemler, % 66,67 ile Marmaray, % 60 ile metro, %
56,67 ile otobüs ve % 50 ile metrobüs türleri takip etmektedir. İlave
Enver Cenan İnce, Elif Can Cengiz, Pelin Alpkökin
376
olarak, COVİD vakalarının görülmeye başlamasının günlük yolculuk taleplerinden ve vaka sayılarından bağımsız olarak ulaşım türleri üzerindeki ortalama etkilerinden en büyüğü % 43 ile yine deniz ulaşımı türü
olmuştur. Söz konusu ortalama etki sıralamasında deniz ulaşımını %
32,84 ile Marmaray, % 32,80 ile hafif raylı sistemler, % 25 ile metrobüs ve
metro, % 24,88 ile otobüs türleri takip etmektedir. Bir diğer ifadeyle, İstanbul’da pandemi sürecinin etkisiyle otobüs, metrobüs, metro, hafif
raylı sistemler, Marmaray ve deniz ulaşımı türlerinin kullanımı % 43 ile
% 24 arasında değişen oranlarda azalış göstermiş olup, söz konusu dalgalanmaların yolculuk talepleri ve taşıma kapasiteleri ile doğru orantılı
olarak şiddetlendiği görülmüştür.
Söz konusu bulgulardan hareketle ilkin, ulaşım türlerine yönelik yolculuk talepleri arttıkça, bulaş riskinin söz konusu ulaşım türlerine yönelik kullanım oranlarında oluşturduğu kırılganlıkların arttığı açıkça ifade
edilebilir. İkinci olarak, Haziran 2019, Temmuz 2020 ve Mayıs 2021 tarihleri itibariyle pandemi sürecinden en çok etkilenen ulaşım türünün deniz
ulaşımı olması dikkat çekicidir. Deniz ulaşımını ise sırasıyla Marmaray
ve hafif raylı sistemler takip etmektedir. Öte yandan, COVİD vakalarından en az etkilenen ulaşım türleri ise sırasıyla metrobüs ve otobüs türleri
olmuştur. Bu noktada, COVİD vakalarının yaygınlaşmasının kullanım
oranlarını etkilemesi bakımından deniz ulaşımı ile yapılan yolculukların
etkilenme oranının, metrobüs ve otobüs türleri ile yapılan yolculukların
etkilenme oranlarına kıyasla yaklaşık iki kat fazla olması dikkat çekicidir.
Söz konusu bulguların arka planında ilgili tarihler itibariyle gerek Türkiye’de gerekse de İstanbul’da hayata geçirilen kısıtlama uygulamalarının etkisi olduğu açıktır. Burada, özellikle 2020 yılı yaz ayları başı itibariyle işyeri kapanmalarına kademeli olarak ara verilmesi itibariyle ev
bazlı iş yolculuklarının zaruri olarak devam etmesi, öte yandan rekreatif
yolculukların ise minimumda tutulması eğilimi, özellikle metrobüs ve
otobüs aracılığıyla yapılan zaruri yolculuk sayılarının pandemi süreçlerinden diğer ulaşım türlerine kıyasla daha az etkilenmesi sonucunu doğurmuştur. Diğer taraftan deniz ulaşımının en az etkilenen ulaşım türü
olması ise deniz ulaşımı aracılığıyla yapılan söz konusu yolculukların
önemli bir kısmının rekreatif amaçlı olması üzerinden açıklanabilir. Her
Pandemi Sürecinin Toplu Taşıma Türlerine Yönelik Etkisinin Ölçülmesi: Çok
Terimli Logit Bağlanım Modeli, İstanbul Örneği
377
ne kadar söz konusu savların desteklenmesi, her bir ulaşım türü için erişilebilirlik düzeyleri ile birlikte başlangıç ve bitiş noktaları bilgileri ile tekrar analiz edilmeye muhtaç olsa da, söz konusu savın arka planında yolculuk amaçlarının yolculuk türleri itibariyle farklı dağılımlar sergileyebileceği hususunun yer aldığı açıkça ifade edilebilir. Gelecekteki potansiyel
çalışmalar, bu sava yönelik yeni veri setleri üzerinden yürütülebilir.