Toplumsal Düzen ve İletişimin Rutin Doğası Üzerine Bir Anlam Arayışı: Harold Garfinkel ve Etnometodoloji


Creative Commons License

Yolcu F.

İletişim Çalışmaları, Mihalis Kuyucu, Editör, Yaz Yayınları, Afyonkarahisar, ss.34-55, 2024

  • Yayın Türü: Kitapta Bölüm / Araştırma Kitabı
  • Basım Tarihi: 2024
  • Yayınevi: Yaz Yayınları
  • Basıldığı Şehir: Afyonkarahisar
  • Sayfa Sayıları: ss.34-55
  • Editörler: Mihalis Kuyucu, Editör
  • Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Klasik sosyoloji kuramcıları, kuramlarını belirli bir disiplin ve metodoloji üzerine kurmaya çalışmışlar ve bu yolla var olan gerçekliğin keşfini amaçlayarak gerçekliğin yasalarını belirleyebilmeyi hedeflemişlerdir. Bu uğraş hayatın olağan gerçekliğini bilimsel bir çerçeve üzerinde anlamlandırma yöntem ve tekniklerini içermektedir. Etnometodolojinin çıkış noktasını önceki sosyolojik yaklaşımların ön kabullerine getirdiği eleştiriler oluşturmaktadır. Bu bağlamda etnometodoloji bireylerin sosyal yaşamı inşa, toplumsal düzeni sürdürme ve iletişim pratiklerinde anlam oluşturma süreçleriyle ilgili yeni sorgulamalar ve bakış açıları sunar. Çağdaş sosyoloji kuramları içerisinde oldukça yeni bir yaklaşım olan etnometodolojik yaklaşım 1950’li yıllarda Amerikalı sosyolog Harold Garfinkel’ın verdiği derslerle temel prensipleri ortaya konmuştur. 1960’ların sonu ile 1970’lerin başında dikkat çeken etnometodolojik yaklaşım sembolik etkileşimci gelenekten olmasa da birçok ortak noktalara sahiptir (Poloma, 1993). Schutz ve Parsons’ın çalışmalarından beslenerek geliştirilen ve genel olarak fenomonolojinin ortaya koyduğu düşüncelerin araştırmalara uygulanmasını içeren bu yaklaşımın (Ataseven ve Araboğlu, 2015: 81) düşünsel kökeni Husserl'in Transzendental fenomenolojisine dayanır. Bu yöntem; yüz yüze etkileşime ağırlık vererek günlük dili önemli bir araç ve inceleme alanı olarak görmekte, sosyolojinin nesnel olduğu kadar, sübjektif yanlarından da hareket edilmesi gerektiğini vurgulamaktadır (Akyollu, 1988: 2-3). Schutz’un düşüncelerinden hareket ederek toplumsal yapı içerisinde kurulan etkileşim pratiklerini açıklamaya çalışan Garfinkel, Schutz’da ortaya konan “aktör” kavramı yerine “üye” kavramını kullanır. Etnometodologlar “üye” kavramıyla bireyin/bireylerin dünyayla ilgili ortak bilgi birikimine sahip kollektiviteye olan üyeliğe gönderme yaparlar. Garfinkel üyelerin etkinliklerini kendi kendilerine üretme ve örgütlenme durumlarını metodik bir başarı olarak görür ve bu durumu inceler. Gündelik hayatta yaşanılan olayların iletişimde bulunan bireylere anlamlı gelmesinin nedeni iletişimin taraflarının ortak üretimine ve algılanmasına dayanmaktadır (Araboğlu, 2015: 17). Etnometodoloji, bir yöntem olmasa da yöntem kuramı olarak açıklanır. Rutinleştirmede kullanılan yöntemlerle, değerlerle ilgilenir (Murphy, 1979: 141). Etnometodoloji bir kavram olarak incelendiğinde “etno” sözüyle üyelerin ulaşabileceği ortak bilgi birikimine gönderme yapılırken “yöntem” ile de eylem ve etkileşimde bulununan eyleyen öznenin çevresini anlamlandırma ve kurguladığı anlamı iletmeye çalışırken ortaya koyduğu stratejilerine vurgu yapılmaktadır (Swingewood, 1998: 320). Garfinkel, etnometodolojik çalışmalarıyla; insanların, çevrelerini nasıl tanımladıkları ve iletişimi nasıl gerçekleştirdikleri gibi günlük hayat (sosyal hayat) düzenini anlamaya yönelik sorulara cevaplar aramıştır (Akyollu, 1988: Vİ; Tezcan, 1993: 38). Garfinkel, pozitivist metodolojinin sahip olduğu nesnel ve toplumsal olguların gerçeklik anlayışını reddederek sosyologların çoğunun toplumsal gerçekliğin dışında  farklı değişkenlere vurgu yaptıklarını belirtir (Allan, 2006: 53). Toplumsal düzen bireylerden, kültürden, geçmiş yaşantılardan bağımsız “dışarıda” bir şey değildir. Toplumsal düzen ve gerçeklik, insanların kendi yaşam biçimleri ve davranış biçimleriyle içselleştirdikleri değer ve kültür normları içerisindedir. Düzen bütün bunlardan bağımsız tek başına bir gerçekliğe sahip olamaz ancak o düzeni oluşturanların öznellikleri sonucunda ortaya çıkabilir. Bu öznellik bireyler için içselleştirilmiş ve pratikleştirilmiş düşünce ve eylem biçimlerine dayanmaktadır. İnsanlar her zaman gündelik hayatta karşılaştıkları bütün durumları anlamlandırma (make sense) ve düzenleme (make order) gayretindedirler (Poloma, 1993). Etnometodolojik yaklaşım da çoğu zaman rutin olarak gerçekleşen bu anlamlandırma ve düzenleme pratiklerine odaklanır. Etnometodoloji, bireylerin gündelik yaşamlarındaki rutin eylemleri ile toplumsal ilişkiler içerisinde birbirleriyle ve çevreleriyle gerçekleştirdikleri etkileşimlerin olduğu gibi kabul gören yönlerini inceler. Bu bağlamda değerlendirildiğinde etnometodoloji bireylerin gerçekliği kavrama ve zihinlerinde yeniden tasarlama süreçleriyle gündelik iletişim pratiklerinde çoğu zaman bilinçsiz olarak kabul edilen kural, inanç ve değerlerin çözümlenmesini amaçlayan bir disiplin (Demir & Acar, 1993:125) olarak açıklanabilir. Gündelik yaşam etkinliklerinde yöntem olarak biçimsel mantık yerine pratik ve olağan akıl yürütmenin gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Garfinkel etnometodolojiyi; öznel ifadelerin (indexical espressions) ve gündelik yaşamın örgütlenmiş, sanatsal, devam eden muhtemel edinimleri gibi diğer pratik eylemlerin incelenmesi olarak açıklar. Dikkatini “pratik eylemin rasyonel açıklanabilirliği” üzerinde yoğunlaştıran bu yaklaşım nesnel ve öznel ifadeler arasındaki ayrım, pratik eylemin karşılıklılığı  (reflextivity) ve eylemlerin gündelik yaşam bağlamında (context) çözümlenebilirliğini içermektedir (Poloma, 1993).