ESTAD- Eski Türk Edebiyatı Araştırmaları Dergisi, cilt.7, sa.3, ss.1084-1198, 2024 (Hakemli Dergi)
Bilindiği gibi 19. asır ve sonrasında “tarz-ı kudemâ”, “üslûb-ı selef” gibi tamlamalarla ifade edilen Klâsik Türk Edebiyatı geleneği büyük ölçüde sona ermiş; yerini daha ziyade Batı edebiyatını örnek kabul eden başka bir anlayışa bırakmıştır. Nâmık Kemâl, Ziyâ Paşa gibi edebî şahsiyetlerin, yeni edebiyatı yerleştirmek için asırlar boyu süren Eski Türk Edebiyatına haklı, haksız birtakım tenkitler yönelttikleri, fakat divan sahiplerinin eserlerini okumaktan, onlara nazireler yazmaktan kendilerini alamadıkları mâlûmdur.
Söz konusu tenkitler yanında Muallim Nâcî, Recâîzâde Mahmud Ekrem, Fâik Reşad gibi yazarların, divan şairlerini devrin okuyucularına tanıtmak üzere bazı biyografik yazı ve eserler yayımladıkları da bilinmektedir. Bu yazarlardan biri de -anılan edebî şahsiyetlerin o tür metinleri kadar çok sayıda olmasa bile- birkaç divan şairini tanıtıcı yazılar neşreden Mehmed Muhlis’tir. Hüviyeti hakkında henüz bilgi bulunamayan Mehmed Muhlis, H. 1317-1318 (M. 1900-1901) yıllarında Mecmûa-i Edebiyye’de neşrettiği yazılarda Bağdatlı Rûhî, Enderunlu Vâsıf, Nazîm ve Fevrî’nin hayatı ve edebî şahsiyeti hakkında bilgiler vermiş; divanlarından seçtiği birtakım şiirleri söz konusu etmiştir.
Bu çalışmada onun anılan yazıları incelendikten sonra Latin harflerine ve günümüz Türkçesine aktarılmıştır. Aynı konudaki benzerleri gibi Mehmed Muhlis’in bu biyografik metinleri de Türk edebiyatı tarihi araştırmalarının henüz başlangıç seviyesinde olduğunu göstermektedir.