AMPUTASYONDAN ÖNCE FLEP: BİR EKSTREMİTEYİ KURTARABİLİR MİYİZ?’’ FLEP CERRAHİSİ UYGULANAN BİR HASTANIN ROY UYUM MODELİNE GÖRE HEMŞİRELİK BAKIMI: OLGU SUNUMU


Creative Commons License

Kaya İmrek A., Yılmaz M.

11. Ulusal Ortopedi ve Travmatoloji Hemşireliği Kongresi, Antalya, Türkiye, 5 - 10 Kasım 2024, cilt.58, sa.25891294, ss.310

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Cilt numarası: 58
  • Basıldığı Şehir: Antalya
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.310
  • Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

 Amaç: Tüm cerrahi hastaları gibi ortopedi hastaları da perioperatif sürece ve sürecin getirdiklerine uyum sağlamak durumundadır. Uyumun sağlanmasında hemşirelik bakı mı kuşkusuz en önemli faktörlerden biridir. Nitekim hemşirelik modelleri arasında yeri olan ve uyum kavramına odaklanan Roy Uyum Modeli (RUM) ile bakım verilmesi, cerrahi hastalarında uyumu kolaylaştırdığı gibi perioperatif süreçte komplikasyon görül me olasılığını da azaltmaktadır. Parmaklar fonksiyon ve estetik açıdan önemli organlardır. Bu nedenle parmak cerrahileri hastalarda sadece fiziksel değil psikolojik olarak da önemli uyum problemlerine neden olabilir. Bu bağlamda cerrahi hemşiresinin en önemli sorumluluğu preoperatif hasta eğitimi ve psikolojik hazırlık aşamalarını etkin bir şekilde yürütmek ve hastaların değişen koşullara uyumunu artırmak için uygun bir hemşirelik teorisine göre yapılandırılmış hemşirelik bakımını uygulamaktır. Böylece hastaların postoperatif dönemdeki uyum süreci üzerine olumlu etkide bulunulacaktır. Ortopedik cerrahide amputasyon ve flep yaygın kullanılan teknikler olmasına rağmen bu hastaların bakımını RUM çerçevesinde ele alan çalışmaların sayısı oldukça azdır. Bu çalışma, flep cerrahisi uygulanan ve bu bağlam da amputasyon kararı verilmesinin önüne geçilen bir hastanın RUM’a göre hemşirelik bakımını içermektedir. Yöntem: Bir iş makinesinde sol el birinci parmağı kesilerek acil servise başvuran 19 yaşındaki C.S.’nin parmak proksimalinde ileri derece deri defekti, tendon rüptürü ve fraktür tespit edilmiştir. Fraktür hattının internal fiksasyonundan sonra bölgede ekimozların oluşmaya başlaması, amputasyon ya da flep cerrahisini gerektirmiştir. Ancak ampute edilen parçanın replantasyon için uygun olmaması nedeni ile flep cerrahisine öncelik verilmiştir ve hastaya inguinal alan flebi yapılmıştır. Yirmi bir gün süren flep beslenmesi sonrasında ikinci cerrahi işlem ile flep pedikülden ayrılmış ve defekt adap tasyon ile kapatılmıştır. Bulgular: Flep cerrahisi uygulanmadan önce, cerrahi işlem sonrası yedinci günde, birinci ve altıncı ayda takip edilen C.S. RUM’a göre değerlendirilmiştir. Flep cerrahisi sonrası yedinci günde parmağının kalın ve kötü göründüğünü, duruma uyum sağlamada zorlanacağını ifade etmiştir. Birinci ay takibinde parmağının kendisi için ne kadar önemli olduğunu onu kaybetme korkusu ile yüzleşince anladığını belirtmiştir. Altıncı ay takibinde ise parmağını kaybetmemenin mutluluğunu yaşadığını, parmağın görüntüsüne alıştığını ve uyum sağladığını bildirmiştir. Çıkarımlar: Sonuç olarak, flep cerrahisi uygulanan bir hastada RUM doğrultusunda verilen bakım ile RUM’un dört temel alanı olan fizyolojik, benlik kavramı, rol fonksiyon ve karşılıklı bağlılık alanlarında uyumlu davranışlar geliştiği belirlenmiştir. Bu sonuç, has tanın cerrahi işlem sonrası altı ay boyunca takip edilmesi ve gereksinim doğrultusunda hemşire ile görüşmeler yapmasının uyumu artırmadaki önemini ortaya koymaktadır. Bu doğrultuda flep cerrahisi uygulanan hastalar da RUM’un kullanılmasının uygun olduğu söylenebilir.