TARİHİN SONUNDA İDEOLOJİLER ÖLÜRKEN (!) MİLLİYETÇİLİĞİN YÜKSELİŞİ


Creative Commons License

Mazlum A.

SOCIAL SCIENCES STUDIES JOURNAL, cilt.5, sa.30, ss.697-707, 2019 (Hakemli Dergi)

  • Yayın Türü: Makale / Tam Makale
  • Cilt numarası: 5 Sayı: 30
  • Basım Tarihi: 2019
  • Doi Numarası: 10.26449/sssj.1271
  • Dergi Adı: SOCIAL SCIENCES STUDIES JOURNAL
  • Derginin Tarandığı İndeksler: TR DİZİN (ULAKBİM), Index Copernicus, Root Indexing, Sobiad Atıf Dizini
  • Sayfa Sayıları: ss.697-707
  • Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Bu makalede, sosyal bilimlerin sorunlu alanlarından kabul edilen iki kavramın-ideoloji ve milliyetçilik –ilişkiselliği/ilişkisizliği

tartışılacaktır. Ayrıca ideolojilerin öldüğü savlanırken, milliyetçiliğin, otoriterliğin neden yükseldiği konusu açıklanmaya muhtaç

durmaktadır.

Muhtemeldir ki 21. yüzyıl sosyal bilim literatürünün en tartışmalı, zemini kaygan, muğlak, negatif anlamlar yüklenen konularının

başında ideoloji gelmektedir. Uluslararası ilişkilerde üstünlük kurmanın/dünyayı yeniden şekillendirmenin bir aracı konumundaki

ideolojiler, SSCB’nin dağılmasından sonra, yani reel sosyalizmin çöküşünden sonra tekrar tartışmanın ana gündem maddesi haline

geldi. Bu durum tarihin sonuna gelindiğini, reel sosyalizmin çöküşü ile birlikte yerkürede geçerli, hakim ve hegemonik ideoloji

olarak liberalizmin kaldığı savlarının yüksek sesle ifade edilmesini beraberinde getirmiştir. Ancak unutulmamalıdır ki ideolojiler

ölmez. Çünkü ideolojiler kurgusal ve normatif içerikli olmaları münasebetiyle toplum mühendisliği içerirler ve ideal toplum modeli

sunarlar. Ortodoks (dogmatik) olmadıkları sürece kendilerini revize ederek varlıklarını sürdürürler.

Diğer yandan bir ideoloji olup olmadığı, ‘ulusu meydana getiren mi’, ‘ulusu bir arada tutan mı’ tartışmasının öznesi olan

milliyetçilik teorik bağlamda tartışılırken, uygulamada bazen faşizmi de yanına alarak varlığını güçlü bir biçimde

duyumsatmaktadır. Tarihte örnekleri oldukça fazladır.

Dünyanın otokratik liderler tarafından yönetilmesi -ABD’de Trump, Rusya’da Putin- milliyetçiliğin dönemsel (konjonktürel)

olarak yükseldiğini rasyonel olarak olumluyor görünse de, sürecin arkasında başka nedenlerin var olduğunu gözden kaçırmamak

gerekir. ‘Güçlü lider, güçlü ülke’ imajı milliyetçiliği tetikleyen faktörlerden sadece bir tanesidir.

21. yüzyıl ideolojik hareketliliğin çok yoğun yaşandığı bir süreç olmaya adaydır. Dünyanın farklı coğrafyalarında yaşanan ideolojik

yönelimli hareketler, özgürlük, kimlik ve kültürel istemli toplumsal hareketler, ideolojiler adına yaşanan terör olayları, ayrılıkçı

hareketler vb. bu yüzyılda ideolojilerin öldüğünü değil, çeşitlenerek, bazen radikalleşerek kendini daha fazla göstereceğinin

ipuçlarını veriyor.

problematic areas of social sciences will be discussed. In addition, while the ideologies are claimed to be dead, the question of why

nationalism and authoritarianism are rising need to be explained.

Possibly, ideology is one of the most controversial issues of the 21st century social science literature, with slippery, ambiguous and

negative meanings. The ideologies, which are a means of dominating / re-shaping international relations, have become the main

agenda item of the discussion after the collapse of the USSR, that is, after the collapse of real socialism. This brought about a loud

expression of the claims that history came to an end and liberalism remained as a prevailing, dominant and hegemonic ideology in

the world, with the collapse of real socialism. However, it should be remembered that ideologies do not die because ideologies

include social engineering and offer an ideal model of society in order to have fictitious and normative content. They maintain their

existence by revising themselves unless they are Orthodox (dogmatic).

On the other hand, while nationalism, which is the subject of the debate whether it is an ideology or whether it is a “the one that

created the nation” or a “the one that holds the nation together”, is debated theoretically, sometimes it takes fascism with it and

makes its presence felt strongly in practice. There are many examples in history