IV. Uluslararası Rumeli, Dil, Edebiyat , Çeviri Sempozyumu , İstanbul, Türkiye, 14 - 15 Mayıs 2022, ss.52
Doğu'daki Fransız gezginlerin hikâyeleri, büyük ölçüde Orta Çağ'dan, esas olarak iki amaç için başlar:
hac yeri Kudüs, Avrupa ve Asya'nın kavşağı Konstantinopolis. Konstantinopolis, 1453'den itibaren
yeni ismi olan İstanbul’a dönüşerek Türk ve Müslüman olur. Yeni adı altında ve yüzyıllar boyunca
seyahatnamelerin en bilinen şark konularından biri haline gelir. Bu seyahat hikâyeleri, seyahat
pratiğinin yanı sıra “Doğu” ve “Batı” halkları arasındaki kültürlerarası ilişkiye de tanıklık eder. Hem
bir seyahat deneyimi hem de edebi bir söylem olan bu geziler, tarihsel, kültürel ve politik konularla
iç içedir. XX. yüzyılın başlarındaki yazarlar arasında, Türkiye’de bir Kadın Gezginin Günlüğü adlı
eserinde dikkatimizi çeken Fransız yazar-gezgin Marcelle Tinayre yer alır. Jön Türklerle dostane
ilişkiler içinde olan bu Fransız romancı; Sultan II. Abdülhamid'in baskısından kaçan ve otoriter rejimine karşı çıkan ve Paris'e yerleşen Jön Türklerden bahseder. Sürgün günleri sona erdiğinde ve yurtlarına döndüklerinde Tinayre onları unutmaz ve onları görmek için İstanbul'a gelir. Osmanlı İmparatorluğu'nda bulunduğu süre boyunca, dönemin Osmanlı toplum yapısıyla yakından ilgilenir.