Z KUŞAĞI ÖZELİNDE SOSYAL MEDYADA DEĞİŞEN VE DÖNÜŞEN MAHREMİYET KIRILMASI


Creative Commons License

Koyuncu A.

SOSYAL MEDYA VE MAHREMİYET Z KUŞAĞI, Sivas, Türkiye, 07 Mart 2022, cilt.1, sa.14, ss.85-96

  • Yayın Türü: Bildiri / Tam Metin Bildiri
  • Cilt numarası: 1
  • Basıldığı Şehir: Sivas
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.85-96
  • Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Değişen, dönüşen ve küreselleşen dünyada bazı olgu ve olaylar da değişime ve dönüşüme uğradı. Bunlardan en önemlisi de “mahremiyet” olgusu üzerine oldu. Mahremiyet yani haram olan olgu, realitede azda olsa aynı kalsa da dijital dünyada büyük oranda dejenere oldu. “Z Kuşağı” olarak isimlendirilen nesil, sanal alemde ve bilhassa sosyal medyada mahremiyetin dejenere olmuş hali ile karşılaştı. Küresel sosyal medya platformları da öncelik olarak bu dejenerasyona ön ayak oldular aslında. Mezkur kuşak, bu dejenere dolayısıyla gerçek alemdeki mahremiyet ile sanal alemdeki mahremiyet olgusunu ayırt edemez bir noktaya geldi. Bunun üzerine bir çözüm olarak kendisine sanal alemde ideal bir benlik inşa etti. Bu benlik üzerinden sosyal dünyada tüm mahrem olgu ve olaylarını inşa etmeye başladı. Yapılan inşa faaliyetinde daha çok “ifşa, teşhir ve görünme” kendini gösterdi. Netice olarak bu, kuşak adına bir sosyal medya krizine dönüştü. Bu kriz dijital ortamda gün geçtikçe büyüyerek din, hukuk ve ahlak alanlarını aşan bir noktaya geldi.

Tebliğimizde yukarıda değinmiş olduğumuz krizin ana noktaları ve çözüm önerileri yakalanmaya çalışılmıştır. Mesele Z kuşağı özelinde irdelenmiştir. Çünkü Z kuşağı kendinden önceki kuşaklardan çok fazla noktada farklılaşmış olup bu farklılaşmanın en önemli noktası da dijitalizmdir. Dijitalizm, küresel dünyayı kasıp kavururken en etkili noktasını sosyal medya aracılığı ile Z Kuşağı üzerinde yapmaktadır. Neslin korunmasının önemine binaen Z Kuşağını, sanalla olan bu etkilenim ve etkileşimden azami olarak korumak yükümlülüğüne sahibiz. Dolayısıyla yapılacak her tür faaliyet yine sanal alemde bu kuşak üzerine olacaktır. Kuşak, ötelenerek ve sosyal medya hiçe sayılarak mezkur krizden çıkma imkanı asla yoktur. Siber güvenlik önlemleri, gerçek olgu ve olayların sanalda da aynen korunması, din, hukuk ve ahlak kurallarının da aynı şekilde sanal ortamlarda geçerli kılınması yoluyla bu kriz yönetilebilir. Kuşak adına düzenlenen sempozyum, panel, toplantı vb. faaliyetlerde hep bu krizi yönetme üzerine yürütülmektedir zaten. Z kuşağı böyle bir krizi belirtilen çözüm önerileri nispetinde atlatabilirse eğer ardından gelen Alfa kuşağına da mahremiyet odaklı sanal bir evren miras bırakmış olacaktır.

In a changing, transforming, and globalizing world, certain phenomena and events have also undergone change and transformation. The most significant among these has been the concept of "privacy." Although privacy—the notion of what is forbidden—has remained somewhat the same in reality, it has become largely degenerated in the digital world. The generation referred to as "Generation Z" has encountered the degenerated form of privacy in the virtual realm, especially on social media. Global social media platforms have, in fact, been pioneers in this degeneration. As a result, this generation has reached a point where they cannot distinguish between the concept of privacy in the real world and that in the virtual world. In response, they have constructed an ideal self in the virtual realm as a solution. Through this self, they began to build all private phenomena and events in the social world. In this construction activity, "exposure, exhibitionism, and visibility" have become more prominent. Consequently, this has turned into a social media crisis for the generation. This crisis has grown day by day in the digital environment, reaching a point that surpasses the domains of religion, law, and morality.

In our paper, we have attempted to capture the main points of the crisis mentioned above and propose solutions. The issue has been examined specifically with regard to Generation Z because this generation has significantly differentiated itself from previous ones, with digitalism being the most important point of divergence. While digitalism is ravaging the global world, it makes its most effective impact on Generation Z through social media. Due to the importance of preserving the generation, we are obligated to maximally protect Generation Z from this influence and interaction with the virtual world. Therefore, all kinds of activities to be carried out will again focus on this generation in the virtual realm. There is absolutely no possibility of escaping the aforementioned crisis by marginalizing the generation and disregarding social media. This crisis can be managed through cybersecurity measures, ensuring that real phenomena and events are preserved identically in the virtual world, and by making the rules of religion, law, and morality equally valid in virtual environments. Indeed, symposiums, panels, meetings, and similar activities organized on behalf of the generation are all conducted with the aim of managing this crisis. If Generation Z can overcome such a crisis to the extent of the proposed solutions, they will leave a privacy-focused virtual universe as a legacy to the subsequent Alpha Generation.