29. Orta Çağ ve Türk Dönemi Kazıları ve Sanat Tarihi Araştırmaları Sempozyumu, Karabük, Türkiye, 24 - 27 Eylül 2025, ss.15-17, (Özet Bildiri)
Yıkananlar teması, Rönesans’tan 20. yüzyıla kadar Avrupa resim sanatında tekrar eden bir konu
olmuştur. Bu tema doğaya, bedene ve zamana yönelik değişen tutumları yansıtmıştır. Kökleri klasik
Antik Çağ’a kadar uzanan yıkanan çıplak veya yarı çıplak figürlerin tasvirleri, hem mitolojik
gelenekleri hem de güzellik ideallerini yansıtır. Rönesans sanatçılarının ise mitolojik veya dinsel
bağlamlarda idealize edilmiş insan anatomisini keşfetmek için yıkanma sahnelerinde çıplak figürleri
resmettikleri görülür. François Boucher gibi Rokoko sanatçıları yıkananlar temasında duyusal zevki
ve dekoratif formları vurgularken, banyo sahnelerine eğlenceli bir erotiklik duygusu katmışlardır.
Dominique Ingres ve Gustave Courbet çıplaklığı hem akademik bir kesinlikle hem de kışkırtıcı bir
gerçekçilikle ele almışlardır. Edgar Degas ve Pierre-Auguste Renoir gibi ressamlar, banyo yapanları
kendiliğinden, samimi anlarda tasvir etmişlerdir. Paul Cézanne ve Pablo Picasso Yıkananlar
temasını form ve soyutlamaya odaklanarak yeniden ele almışlardır. Özellikle Cézanne’ın
yıkananları, geleneksel ve modernist estetik arasında bir dönüm noktası oluşturmuş ve anlatıdan çok
biçime vurgu yapmıştır. Genel olarak, Yıkananlar teması, Avrupa resminde kutsal ve dünyevi,
kamusal ve özel, akademik ve avangard gelenekler arasında köprü kurarak sanatsal yenilik ve
yorum için zengin bir araç işlevi görmüştür.
Doğu da ise yıkanma teması su ve yaşam ilişkisi bağlamında temizlik, dinlenme, toplanma gibi
kavramlarla birlikte daha çok toplumsal bir buluşmanın odağına alınmıştır. Timurlu resimlerinde bir
hikâye kahramanı olan Şirin açık havada bir derede yıkanırken resimlenmiştir. 18. yüzyıldan sonra
ise yıkanan kadınlar hamama giderken, hamamda ve toplu olarak yıkanma sahneleri içerisinde
tasvir edilmiştir. Yıkanma sahneleri artık belli bir metne bağlı kalmadan günlük hayatın içerisindeki
sahneler olarak karşımıza çıkmaktadır. Daha çok hamam ritüellerini konu alan yıkanma
sahnelerinde hamama giden kadınlar tek, çocuklu veya gruplar halinde günlük kıyafetleri ve
bohçaları ile resimlenmiştir. Hamam içerisinde kadınlar peştamallar, takunyalar, taraklar, hamam
tasları ve kildanlar, kına kapları ve havlular gibi günlük kullanım eşyaları ile tasvir edilmiştir. I.
Ahmed Albümünde yer alan resimlerde ve Fazıl, Rafael, Abdullah Buhari gibi sanatçıların
resimlerinde ideal bir kadın temasından ziyade kadının günlük hayatın bir alanı içerisinde
resimlendiği görülmektedir. 18. yüzyılda hamam kıyafetlerine ve aksesuarlarına vurgu yapılırken,
19. yüzyılda Avrupalı ressamların gözünden çizilen yıkanan kadınların, toplu hamam sahneleri
içerisinde idealize edilerek çıplaklıkları ön plana alınmıştır.
Bu çalışmada suyun sağaltıcı gücü, mitolijik kökenleri, arınma ve temizlik gibi kavramlar
açıklanarak başlangıcından itibaren yıkanmanın hikâyesi resimler üzerinden okunacaktır.