On İki Levha Yayıncılık, İstanbul, 2020
Türk Pozitif Hukuku, kişi olarak kabul görmüş varlıkların, aralarında oluşturacağı hukuki ilişkiler bakımından belirli istisnalar hariç “özgürlüğü” esas almaktadır. Bu müessesenin hukuki dayanağı olarak da, en temel anlamda Türkiye Cumhuriyeti Anayasası madde 48 ve daha özel anlamda Türk Borçlar Kanunu madde 26 gösterilmektedir. İşçi ve işveren arasındaki hukuki ilişkiyi ifade eden sözleşme, her ne kadar mevzuatımız açısından farklı biçimlerde nitelendirilmiş olsa da genel olarak iş sözleşmesi olarak ele alınmaktadır. Bu bağlamda iş sözleşmesi; işçinin bağımlı olarak iş görmeyi, işverenin ise buna karşılık bir miktar ücret ödemeyi üstlendikleri sözleşmedir.
Hâlihazırda geçerli bir biçimde devam eden bir iş sözleşmesi, belli durumların oluşması ile sona erebilmektedir. Bu durumlardan biri de tarafların anlaşarak mevcut sözleşmeyi sona erdirmesidir. Kelime manası bakımından; kaldırılma, bir şeyi iptal etmek veya feshetmek daha Türkçe bir deyişle, bozma manasında kullanılan ikale ile, taraflar anlaşarak aralarındaki sözleşmesel ilişkiyi ortadan kaldırabilmektedir. İkale sözleşmesinin, herhangi bir sözleşmesel ilişkiyi ortadan kaldırmasına yönelik bir engel bulunmamaktadır. Yani ikale sözleşmesi, her ne kadar uygulama açısından iş sözleşmelerinin sona ermesi bakımından gündeme gelse de diğer sözleşmelerin sona ermesi açısından da meydana getirilmesi mümkün olan bir sözleşme biçimidir. Konu sınırlaması bakımından çalışmamızda ikale sözleşmelerini, iş ilişkisini ortadan kaldıran bir sözleşme olarak ele alacağız.
Her ne kadar mevzuat içerisinde hala özel bir düzenlemede yer almasa da ikale sözleşmeleri, uygulama açısından özellikle 2003 yılındaki iş güvencesi ile ilgili hükümlerin kanuna girmesi ile birlikte çok sık karşılaşılır bir durum olmuş ve konu ile ilgili ihtilaflar açısından yargı makamları önüne birçok hadise gelmeye başlamıştır.
Yukarıda izah edildiği üzere, sadece uygulama bakımından var olan fakat herhangi bir düzenlemede yer almayan ikale sözleşmelerinin kuruluşu, işleyişi, geçerliliği ve sonuçları ile ilgili ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Mevcut sorunların ortadan kaldırılması ve bir sonuca bağlanması açısından Türk Öğretisi ve Yargıtay, konu ile ilgili birtakım ölçütler belirleyerek bu hukuki kurumun işleyişini sağlamaktadır. Bu ölçütlerin bir kısmı genel kurallar aracılığıyla hüküm altına alınmış ölçütler olup diğer bir kısmı ise, ikale sözleşmesinin kendine has niteliği gereği ilaveten göz önüne alınmış ve yerleşmiş uygulama şekline gelmiş ölçütlerdir.
Bu genel bilgiler ışığında, çalışmamıza konu olan ikale sözleşmeleri incelenmeden evvel özel hukukun alanına giren sözleşmeler, kavramsal boyutuyla incelenecektir. Akabinde, ikale sözleşmeleri ile sona erdirilmesi amaç edinilen iş sözleşmeleri genel bir eksende değerlendirilecektir. Devam eden ve çalışmamızın temel alanını oluşturan sonraki bölümlerde ise, en genel anlamda ikale kavramı değerlendirilecek ve bir özel hukuk sözleşmesi olarak incelenerek benzer kurumlarla arasındaki farklar ifade edilecektir. Devamında ikale sözleşmesinin geçerli bir şekilde kurulması için gerekli olan hususlar ve bu geçerliliğin denetiminde nazara alınan ölçütler özellikle Yargıtay kararları ışığında ve öğretiden faydalanılarak etüt edilecektir. Son aşamada, işçi ve işveren arasında geçerli bir biçimde kurulan ikale sözleşmesinin, mevcut iş ilişkisi bakımından etkileri incelenecek ve ikale sözleşmesinin geçersiz olması durumunda karşılaşılacak sonuçlara yer verilecektir.