Paradigma Akademi Basın Yayın Dağıtım, Çanakkale, 2021
Çok uzun bir geçmişe
dayanan ve tarih boyunca üslendiği fonksiyonlarla ticaret hayatına yön veren
muhasebe mesleğinin önemi; ticari işlemlerin giderek karmaşıklaşması, gerek
işlem sayısının gerekse finansal bilgi kullanıcısı sayısının artması, hatalı ve
hileli muhasebe işlemlerinin artması ve ülke ekonomilerinde yaşanan gelişim ve
dönüşümler neticesinde her geçen gün artmaktadır.
Türkiye’de muhasebe
meslek mensuplarına yasal bir statü kazandıran ilk düzenleme 13.6.1989
tarihinde yürürlüğe giren 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve
Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu’dur. Muhasebe mesleğinin icrasını
gerçekleştirecek meslek mensuplarının serbest muhasebeci mali müşavirler ile
yeminli mali müşavirler olduğu belirtilen bu kanunda, muhasebe temel kavramları
ve genel kabul görmüş muhasebe ilkelerine uygun olarak defter tutmak, mali
tablo hazırlamak, beyanname ve belge düzenlemek gibi görevler atfedilerek,
bilgi üretimi SMMM’lerin görev tanımları içinde düzenlenmiştir.
İşletmenin dili olarak
nitelendirilen muhasebe ile sistemli olarak bir süreç dâhilinde üretilen
bilgiler, tüm ilgililerin benzer anlamlar yükleyeceği raporlarda, işletmenin
faaliyet sonuçlarının, nakit akışlarının, mali ve ekonomik yapısının anlaşılmasını
sağlayacak şekilde özetlenerek sunulur. Sunulan bu bilgiler bir taraftan
planlama, kontrol ve performans değerleme ile ilgili olarak yöneticilerin
sorumluluklarını etkin bir şekilde yerine getirmesine yardımcı olurken diğer
taraftan diğer menfaat grupları için ortaklığın devamı, yeni yatırımlara
yönelme, kredi verme gibi karar almalarında yardımcı olur.
Muhasebe bilgileri,
işletmede sadece muhasebe sisteminin değil, üretim, pazarlama, insan
kaynakları, finans, ar-ge gibi diğer sistemlerin de başvuracağı önemli
kaynaklardır. Amaçların belirlenmesi, gerçekleşen faaliyetler ile tahminlerin
karşılaştırılması, sapmaların analizi gibi konularda en önemli ve en kapsamlı
bilgiler muhasebe sisteminden temin edilmektedir (Ceran ve Bezirci 2011: 101).
Muhasebe sisteminde, her sistemde olduğu gibi, girdi- işleme-çıktı akışı
izlenmektedir. Bu akışta bilgiler sisteme öncelikle belgelerle dâhil edilmekte,
daha sonra bir kayıt ortamı içinde işlenerek çıktılara dönüştürülmekte ve
ilgili yerlere rapor halinde iletilmektedir.
Toplumun geniş bir
kesiminin karar vermede referans aldıkları muhasebe bilgilerinin, gerçeğe
uygun, ihtiyaca uygun, karşılaştırılabilir, doğrulanabilir, anlaşılabilir bir
şekilde ve ilgililerin ihtiyaç duyduğu zamanda sunulması, kullanıcılar için
bilgiyi kaliteli hale getirmektedir.
Bilgilerin temel kavram
ve ilkelere uygun üretilmesi, işletmede etkin iç denetim ve kontrol yapılarının
oluşturulup uygulanması, denetim komitesinin ve bağımsız dış denetimin
etkinliği sunulan bilgilerin kalitesini artıracak uygulamalardır. Bu
uygulamaların olmaması veya etkinliğinin zayıf olması ise muhasebe bilgilerinin
kalitesini elbette azaltacaktır. Nitekim finansal piyasalarda büyük yankı uyandıran
2001 yılında yaşanan Enron skandalı ve sonrasında Worldcom, Parmalat gibi
skandalların nedenlerini ortaya koymak amacıyla yapılan araştırmalarda işletme
yöneticilerinin, yönetim kurulu üyelerinin ve iç denetçilerin, sorumluluklarını
gereği gibi ifa etmedikleri, finansal raporlamada yanlı davranarak hata ve
hileye başvurdukları, bağımsız denetim firmalarının ise etik dışı bu
davranışlara göz yumdukları belirlenmiştir.
Parayla ölçülebilen mali
nitelikteki olaylarla ilgilenen muhasebe sisteminde sayısal verilere daha çok
önem atfedilse de bilgiyi üreten muhasebe meslek mensuplarının aynı sayısal
verileri kullanmış olsalar bile farklı mesleki yargılarla farklı çıktılara
ulaşmaları, muhasebede sadece nicel unsurların değil nitel unsurların da önemli
olduğunun göstergesidir. Bu durum muhasebe meslek mensubunun bilgi kalitesi
üzerindeki rolüne ve mesleki yargısının önemine işaret etmektedir.
Giderek artan işlem
çeşitliliği, mevzuattaki değişimler ve dijital gelişmeler karşısında
bilgilerini güncelleyerek mesleki yeterliliğini koruyan, doğru ve güvenilir
bilgileri kullanarak faaliyetlerini yürüten, hata yapmadan dikkatli ve
disiplinli çalışan, mesleki faaliyetlerinden etkilenecek tüm kesimlerin çıkarlarını
eşit ölçüde gözeten, toplum faydasını gözeterek genel ekonomiyi zarara
uğratacak davranışlardan kaçınan, mevzuatta belirlenen usul ve esaslar ile
muhasebenin temel kavram ve ilkelerine uygun hareket eden, daha bilimsel ve
işlevsel çalışan muhasebe sistemlerinin kurulmasında işletmeye danışmanlık
yapan SMMM’lerin ürettikleri bilgilerin kullanılması doğru kararların
alınmasını, dolayısıyla ekonomik başarıyı sağlayacaktır.
Nitel araştırma
yönteminin kullanıldığı bu çalışmanın konusunu; SMMM’lerin muhasebe sistemine,
vergi mevzuatına ve mesleki etik ilkelere uyum düzeylerinin YMM’lerce
değerlendirilmesi oluşturmaktadır. Bu kapsamda araştırmanın temel sorusu
“SMMM’ler muhasebe bilgi üretiminde muhasebe sistemine, vergi mevzuatına ve
mesleki etik ilkelere ne düzeyde uymaktadırlar?” olarak belirlenmiş ve bu temel
soruya bağlı olarak TR72 bölgesinde ikamet eden YMM’lerden 16’sı ile
görüşülerek, kendilerine SMMM’lerin muhasebe sistemine, vergi mevzuatına, etik
ilke ve kurallara uyum düzeylerini ve bunun muhasebe bilgi kalitesi üzerine
etkisini belirlemeye yönelik olarak hazırlanan üç başlık altında toplamda 16
soru yöneltilmiştir.
Bu sorulara alınan
yanıtlar ve katılımcıların görüşme esnasında ifade ettikleri sorunlar için
önerdikleri çözümler çerçevesinde görüşme transkriptleri kodlanarak çalışmada
dört tema oluşturulmuştur. Bu temalar: “SMMM’lerin bilgi üretiminde muhasebe
sistemine uyum düzeyleri”, “SMMM’lerin bilgi üretiminde vergi mevzuatına uyum
düzeyleri”, “SMMM’lerin bilgi üretiminde etik ilke ve kurallara uyum
düzeyleri”, “YMM’lerin sorunlara yönelik çözüm önerileri”dir.
Dört bölümden oluşan
çalışmanın birinci bölümünde; bilgi, sistem, bilgi sistemi, muhasebe bilgi
sistemi kavramları tanımlanarak muhasebe bilgi sisteminin alt sistemlerine,
muhasebe bilgi sistemindeki veri akışına, muhasebe bilgi sistemi geliştirme
ilkelerine ve muhasebe bilgisinin önemine dair açıklamalarda bulunulmuştur.
İkinci bölümde; SMMM ve
YMM’lerin görevleri açıklanarak SMMM ve YMM’lerin vergi mevzuatından
kaynaklanan sorumlulukları ile etik sorumlulukları üzerinde durulmuştur.
Üçüncü bölümde; muhasebe
bilgi kalitesinin önemi ve çevresi ile kaliteyi arttıran-azaltan uygulamalar
hakkında bilgi verilerek, muhasebe meslek mensuplarına özgü kaliteyi etkileyen
faktörler açıklanmıştır.
Son bölüm olan dördüncü
bölümde ise araştırmanın amacı, literatür araştırması, araştırmanın deseni
hakkında bilgi verilerek, araştırmanın bulguları açıklanmış ve
değerlendirilmiştir.