SIRAÇ ALEVİLERİNDE ORTA ÇAĞ TARİKATLARINDAN YESEVÎLİK VE BEKTAŞÎLİK İZLERİ: HAFİK BEYDİLİ VE TOKAT HUBYÂR ÖRNEĞİ


Mazlum A., Dündar D. G.

Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi, cilt.11, sa.36, ss.275-300, 2023 (Hakemli Dergi) identifier

Özet

Alevilik olgusu toplumumuzun yabancı olmadığı bir konudur. Elimizde net veriler olmamakla birlikte toplumumuzun %20’si civarı bu inancı benimsemektedir. Bu bağlamda gerek akademide gerekse akademi dışındaki entelektüel camiada en çok ele alınan, tartışılan, farklı bakış açılarıyla ortaya konulmaya çalışılan konulardan bir tanesi de Alevilik’tir. Bu çalışmaların bazıları Aleviliğin inanç boyutu üzerine odaklanırken, bazıları da Aleviliğin siyasal boyutunu irdelemektedir. Günümüzde Alisiz Alevilik, Aleviliğin bir mezhep olmayıp siyasal bir itiraz olduğu, Cumhuriyetin kuruluşuyla birlikte kentlileşen bir yaşam tarzı olduğu, diğer yandan da Aleviliğin Orta Asya Şaman Türklüğünün günümüze kadar ulaşmış biçimi olduğu bu tartışmaların odak konusunu oluşturmaktadır. Bu çalışmanın amacı bahsedilen bu tartışma konularına angaje olmak değildir. Alevilik olgusunu tasavvuf ve inanç boyutundaki Ortodoksi diyebileceğimiz ibadet ritüellerini spesifik bir grup olarak Sıraç ve Hubyar Alevileri üzerinden değerlendirme amacındadır. Avrupa, Orta Çağ döneminin Kilise karanlığını yaşarken Anadolu’da Ahmet Yesevî (XI. ve XII. yüzyılda yaşamış), Hacı Bektaş-ı Veli gibi düşünür, dinsel önderler daha hümanist ve kadın-erkek ilişkisi anlamında daha eşitlikçi bir görüşü temsil ediyordu. Bu iki düşünürün görüşleri ve dinsel önerileri günümüzde Sivas yöresi Beydili Sıraç Alevileri ve Tokat yöresi Hubyar Alevileri tarafından sıkı bir biçimde uygulanmaktadır. Ortodoksi bir katılıkta uygulanan bu ibadet ritüelleri çalışmanın temel konusunu oluşturmaktadır. Tarihsel süreç içerisindeki gelişim değerlendirilmiş ve Orta çağda yaşamış bu düşünürlerin günümüzdeki dinsel varislerinin bu inanç ve uygulamaları ele alınmıştır. Bu çalışma nitel araştırıma deseni olan Odak Grup görüşmesi kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Ahmet Yesevî ve Hacı Bektaş-ı Veli geleneğini sürdüren Sıraç Alevilerinden, farklı illerde yaşayan 8 kişi ile yüz yüze ve telefonla görüşme yapılmıştır. Katılımcıların görüş ve düşünceleri aktarıldıktan sonra zaman zaman tarihsel karşılaştırmalar yapılarak bahsedilen geleneğin günümüzde ne kadar sürdürüldüğü ortaya konulmaya çalışmıştır.
The phenomenon of Alevism is an issue that our society is not a stranger to. Although we do not have clear data, around 20% of our society adopts this belief. In this context the subject of Alevism is one of the most studied, discussed and addressed topics, from different perspectives, in the intellectual community, both in academia and outside the academy in recent years. While some studies focus on the belief dimension of Alevism, some studies address the political dimension of it. Today, Alevism without Ali, that Alevism is not a sect but a political objection, that it is a way of life which became urbanized with the establishment of the Republic, and on the other hand, and that Alevism is the form of Central Asian shamanic Turkishness that has survived to the present day are the focus of these discussions. The purpose of this study is not to engage in these discussion topics. By accepting Alevism as a given situation, it aims to evaluate the rituals of worship, which we can call Orthodoxy in the dimension of Sufism and faith through Sirach and Hubyar Alevis as a specific group. While Europe was experiencing the Church darkness of the Middle Ages, thinkers and religious leaders such as Ahmet Yesevi (lived in the 11th and 12th centuries) and Hacı Bektaş-ı Veli in Anatolia represented a more humanist and more egalitarian view in terms of male-female relationship. The views and religious suggestions of these two thinkers are strictly applied by the Sirach Alevis of Sivas Beydili and the Hubyar Alevis of the Tokat region. These worship rituals, which are applied in an orthodox strictness, constitute the main subject of the study. The development in the historical process has been evaluated and these beliefs and practices of today's religious heirs of these thinkers who lived in the Middle Ages are discussed. This study was carried out using the Focus Group interview, which is a qualitative research design. Face-to-face and telephone interviews were conducted with 8 people living in different provinces from Sıraç Alevis who continue the tradition of Ahmet Yesevî and Hacı Bektaş-ı Veli. After the views and thoughts of the participants were conveyed, historical comparisons were made from time to time and it was tried to reveal how long the mentioned tradition is maintained today.