Feminist Teoloji Perspektifinden Toplumsal Cinsiyet Rolleri ve Dini Kimlik


Creative Commons License

Ergül Sezen B.

WOCON 3rd INTERNATIONAL INTERDISCIPLINARY CONGRESS OF WOMEN IN SCIENCE, Sivas, Türkiye, 3 - 05 Ekim 2025, sa.5694, ss.379-380, (Özet Bildiri)

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Sivas
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.379-380
  • Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Dini kimlik, bireyin belirli bir dini topluluğa ait hissetmesi olarak tanımlanır. Daha geniş anlamda, kişinin dini inanç ve ibadetlerinin kimlik oluşumundaki rolünü ve önemini de ifade eder. “Ben bir Müslümanım”, “Ben ibadetlerimi yerine getirmeye çalışırım”, “Dindar olmam kimliğimin önemli bir parçasıdır” gibi ifadeler, bireysel dini kimliklerin ortaya konmasına örnek teşkil eder. Bireysel kimlik, kişinin kim olduğu ve kim olmayı arzuladığını içeren algısal bir bütünlüğü kapsar. Genellikle bireylerin kendilik algılarını, grup aidiyetlerini ve yaşam içindeki rollerini şekillendiren statülerini de içerir. Günümüzde kimliğin sabit ve değişmez bir varoluştan ziyade sürekli gelişen bir süreci ifade ettiği düşünülmektedir. Bireysel kimliklerin oluşumu, özellikle radikal sosyal değişimlerden etkilenmektedir. Modern çağda toplumsal cinsiyet rollerine yönelik algıların farklılaşması uzunca bir süredir devam eden tarihsel yorumlama faaliyetlerinin bir sonucu olarak görülebilir. Bu faaliyetlerden biri olarak 1975 yılında ortaya çıkan feminist teoloji, eşitlikçi cinsiyet anlayışını sağlayabilmek için dinin kadın gözünden tekrar yorumlanması gerektiğini öne sürer. Feminist görüşe göre dini metinler ve öğretiler tamamen erkek egemenliği altındadır. Feminist teoloji, batıda Hristiyanlık öğretisi üzerinden kutsal kitabın cinsiyete bağlı olarak yorumlanması gibi doğuda İslam dini üzerinde de benzer şekilde toplumsal cinsiyet eşitliğinin dini çerçevede sağlanmasını konu edinir. Bilindiği üzere kadın ve erkeklerin dini kimliklerini farklı biçimlerde inşa etmelerinin önemli nedenlerinden biri toplumsal cinsiyet rolleridir. Kadınların fedakârlık, annelik ve itaatkarlık gibi roller üzerinden erkeklerin ise otorite, rasyonalite ve güç üzerinden dini kimliklerini inşa etmeleri bireylerin dini tecrübelerini de derinden etkilemektedir. Feminist teoloji, dinin eril merkezli yorumlanmasına ve kadın deneyimlerinin görünmezliğine eleştirel yaklaşarak bu farklılıkların görünür kılınmasını amaçlamaktadır. Bu çalışma nitel araştırma yöntemlerinden doküman analiziyle gerçekleştirilmiş olup, toplumsal cinsiyetin dini kimlik üzerindeki etkilerini feminist teoloji perspektifinden teorik bir çerçevede tartışmayı amaçlamaktadır.