İslammKültüründe Eleştiri Kültürü ve Tahmmül Ahlakı, Gül Şirin, Editör, Ensar, İstanbul, ss.245-273, 2019
mek, geri göndermek, kabul etmemek, hatasını beyan etmek anlamları vardır.2
Fıkıhta bu eserler “er-raddu ala…”, “Kitâbü’r-Redd alâ…”, “Kitâb alâ…”, bir eser için
yazılmışsa “Nakzu Kitâbi İbni’r-Râvendî fî…”, bir şahsın görüşlerine karşı yazılmışsa
“Kitâbü’n-Nakz ale’r-Râzî fi’l-ilmi’l-ilâhî..” vb. şekilde isim verilmiştir. İslâm tarihinde
reddiye yazma geleneği, mezhep ve fırkaların oluşumuyla yaygınlık kazanmıştır. Fıkıh âlimleri üzerinde ihtilafa düştükleri konularda görüşlerinin Kur’an ve sünnete uygun olduğunu göstermek, kişilerin yanıldıklarını belirtmek için reddiye türü
eserlere veya risalelere yer vermişlerdir.
Fıkıh ilminde reddiyeler risale, hüccet, burhan gibi isimler altında müstakil
olarak; furuk, hılaf ve şerhler gibi eserlerde ise ilgili iddialar verilip deliller serd
edilmekte sonra da müellifin fikri belirtilmektedir.
Konu şu başlıklar halinde takdim edilmiştir: Ebû Hanîfe müdafaası için yazılan eserler, mezhep müdafaası için yazılan eserler, Hanefi mezhebi içerisinde yazılan eserler, fıkıh usulü ile ilgili eserler, müamelat bahisleri içeren eserler. Burada
bir şekilde reddiye yönü baskın olan olarak yer verilen eserler Hanefi mezhebi fıkh
eserleri ile sınırlı tutulmuştur