Kafkas Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, cilt.22, sa.22, ss.391-402, 2018 (Hakemli Dergi)
Başta iki büyük savaş olmak üzere, soğuk savaş yıllarının derin ideolojik çatışmaları içerisinde Albert Camus insanı ezen her türden totaliter yönelimler ve yönetimlerin karşısındadır. Hayır diyebilen insan olarak tanımlamaya çalıştığı “başkaldıran insan” kavramını öncelikle özgürlük ekseninde somutlaştırır. Bu kapsamda Fransız ahlak ve vicdanından başlayıp çağın Avrupa’sının değerler sistemini içine alacak şekilde, insan bilincini kurcalayabilecek her sorunun derin köklerine iner ve yapıtının izleksel önceliğini insan merkezinde oluşturur. Camus, totaliter anlayışların yüzyılda ortaya koyduğu sorunlu uygulamaların trajik sonuçları üzerine geliştirdiği eleştiriler çerçevesinde yaşam trajiği ve uyumsuzluk sorunsalını dile getirir. Yazarın hem ideoloji eleştirisini besleyen hem de son tahlilde kendine özgü bir hümanizmanın ortaya konulmasını sağlayan bu sorunsal, insanın mutlak bir güce direnmede sahip olduğu, çözüm adına bildiği veya izlediği araç ve yöntemlerin yanı sıra taşıdığı bilinç, üstlendiği sorumluluk ve giriştiği eylem ile ilişkilidir.
Anahtar Kelimeler:Camus Hümanizması, Yaşam trajiği, Uyumsuzluk, İdeoloji