Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi, cilt.9, sa.26, ss.11-33, 2021 (Hakemli Dergi)
Sosyal bilimler literatüründe genel olarak kitlelerin şekilsiz inançlarına gönderme yapacak
şekilde kullanılan “ideoloji” teriminin; en temel düzeyde belirli hedeflere yönlendirilmiş olan
“kültürel amaçları” ifade ettiği ve toplumsal cinsiyet sahasına gelindiğinde ise cinsiyet rejiminin
inşa edilmesi/devam ettirilmesinde önemli rollere sahip olan “bilişsel sistemler”e referans
verecek şekilde kullanıldığı görülür. Bu bakımdan özellikle Akdeniz toplumlarında görülen ve
cinsiyetler arasındaki ilişkileri düzenlemekle kalmayıp; aynı zamanda bireylerin toplumdaki
yerlerini ve davranışlarını işaretleyerek arzularını kontrol altına alan “namus düşüncesi”nin;
esasında erkek ve kadın kimlikleri arasında eşitsizlikler yaratan ve kadın cinselliğinin denetimini
sağlayan “ataerkil bir ideoloji” olarak belirdiği anlaşılır. Bununla birlikte, günümüzde büyük
oranda kitle iletişim araçlarıyla dolaşıma sokulan ve toplumsal cinsiyete yönelik performansların
karakterlerine etki eden namus düşüncesinin; kitle iletişim araçlarının olmadığı tarihsel
dönemlerde (yani yüz yüze iletişimin hâkim olduğu birincil sözlü kültür ortamında) halk anlatıları
aracılığıyla dolaşıma sokulduğu ve böylelikle halk hikâyelerinin, söz konusu ideolojik
düşüncenin yaygınlaştırılması ve dinleyici kitlelerine benimsetilmesi açısından etkili bir
enstrüman olarak kullanıldığı görülmektedir. Bu nedenle bu makalede, Türk kültürel belleğinin
bir yansıması olarak değerlendirilebilecek olan Anadolu sahasına ait bazı halk hikâyesi
örneklerine odaklanılmış ve ataerkil bir ideoloji olarak erkek kimliğine iliştirilmiş olan “namus
düşüncesi”; kadın cinselliğinin denetimi ve patriarkal statükonun devamlılığı açısından üstlendiği
işlevlerle birlikte, söz konusu örnekler üzerinden değerlendirilmeye çalışılmıştır.
The term “ideology”, which is generally used in the social sciences literature to refer to
the shapeless beliefs of the masses expresses the "cultural purposes" directed to a specific goal
at the most basic level, and when the term comes to the gender field it is used to refer to the
"cognitive systems" that have important roles in the construction of the gender regime. In this
respect, it is understood that the “idea of honor”, which is seen especially in Mediterranean
societies and not only regulates the relations between the genders, but also controls the desires
of individuals by marking their place and behaviors in society, appears as a patriarchal ideology
that creates inequalities between male and female identities and provides control of female sexuality. However, it is seen that the idea of honor, which is circulated largely by mass media
and influences the characters of performances for gender nowadys, was circulated through
public narratives in historical periods when there was no mass media (in the primary oral culture
environment dominated by face-to-face communication) and thus folk romances were used as
an effective instrument in terms of disseminating such ideological thought and applying it to the
audience. For this reason, in this article some examples of folk romances of the Anatolian field
which can be considered as a reflection of Turkish cultural memory, are focused and the "idea
of honor" which is attached to male identity as a patriarchal ideology, is tried to be evaluated
through these examples together with the functions it undertakes in terms of the control of
female sexuality and the continuity of the partiarcal status quo.