Iksad Publications, Ankara, 2021
Söz
(kelâm), haber ve inşâ şeklinde iki kısma ayrılır. Telaffuz edildiğinde dış
dünyada karşılığı olan, bunun tabii bir sonucu olarak da hakkında “doğru” ya da
“yalan” hükmü verilebilen sözlere haber; telaffuz edilmesiyle var olan ve aynı
zamanda bir eylem teşkil eden yahut hakkında doğru ya da yalan hükmü
verilemeyen sözlere ise inşâ adı verilir.
Haber – inşâ ayırımı Arapça kaynaklarda, VII. yüzyılda yerleşik bir
halde iken; batıda ancak 1950’lerde fark edilmeye başlanmıştır. John L. Austin
ve John Searle’ün söz edimleri kuramı bunun bir sonucudur.
İnşâ, içerisinde “talep” faktörü bulunup bulunmamasına göre talebî ve
gayr-ı talebî şeklinde ikiye ayrılır.
Talebî inşânın istifhâm, emir,
nehiy, temennî ve nidâ olmak üzere beş üslûbu bulunmaktadır.
İstifhâm, muhataptan bir bilgiyi öğrenme talebi iken; emir bir işi
yapmasını, nehiy yapmamasını, nidâ muhatabın konuşana yönelmesini, temennî ise beklenmeyen
bir şeyin olmasını, istemektir.
Emrin hakîkî anlamı,
bir fiilin meydana gelmesini muhataptan otoriter bir tarzda talep etmektir.
Otuz bir adet mecâzî anlamı bulunmaktadır.
Nehyin
hakîkî anlamı, muhataptan otoriter ve bağlayıcı bir tarzda fiilden kaçınmasını talep
etmektir. On yedi tane mecâzî anlamı mevcuttur.
İstifhâm,
önceden bilinmeyen bir şeyi “anlama, öğrenme isteğidir., talebî inşâ üslupları içinde, belâğat açısından en
zengin olanı istifhâmdır. Kırk civarında mecâzî anlamı vardır.
Temennî, meydana gelmesi imkansız veya uzak ihtimal
olması sebebiyle, umulmayan fakat arzu edilen bir şeyin talep edilmesidir.
Kaynaklarda temennîye ait iki mecâzî anlamdan söz edilmiştir.
Nidâ,
muhâtabın konuşana yönelmesini talep şeklinde tanımlanmaktadır ve bu
üslûba ait on kadar mecâzî anlam tespit edilmiştir
Speech
(kelâm) is separated in to two parts as haber (constative) and inşâ (performative).
Speech
which has an equivalent outside world and as a natural result of this which can
be adjudged as true or lie is called haber (constative), on the other side speech which exists only when pronounced
and also forms an action or can’t be adjudged as true or lie is called inşâ (performative).
When
the distinction between haber (constative)and inşâ (performative) was settled in Arabic sources in the VII. century, in the
West it started to be realized only in 1950s. John L.
Austin ve John Searle’s speech theory is a result of this.
Haber (constative)
is separated in to two parts as talebî or gayr-ı talebî
whether it has a “taleb” (request) factor in it or not.
Talebi
inşa has five styles as istifhâm (question), emir (imperative), nehiy (negative
imperative), temennî (wish) and nidâ (exclamation).
İstifhâm (question) is a request to get information from the person addressed,
emir (imperative) is to want
the person to do something; nehiy (negative question) not to do something, nidâ
(exclamation) to direct the person to the speaker, and temennî (wish) is to
want something unexpected happen.
İstifhâm (question) is the request to learn and understand something unknown
before. Among talebî inşâ styles, istifhâm (question) is the richest one in terms of
belâğat. It has nearly forty metaphoric meanings.
The real meaning of emir (imperative) is to want the person to do something
in an authoritative way. It has thirty one metaphorical meanings.
The real meaning of nehiy (negative question) is to want the person avoid doing the action
in an authoritative and compulsory way. It has seventeen metaphoric meanings.
Temennî (wish) - because that it is impossible
or has little possibility to happen- is to wish something unexpected but desired.
In sources two metaphoric meaning are mentioned about wish.
Nidâ (exclamation) is defined as to want the person addressed to direct to the
speaker, and there are nearly ten metaphoric meanings about this style.