İksad Yayınevi, Ankara, 2025
Günümüz sosyal ve bilişsel dünyası
insan davranışlarını görünmez bir düzen içinde yapılandıran sistematik
örüntüler tarafından şekillendirilmektedir. Bu örüntüler farklı disiplinlerde
farklı adlarla anılsa da özünde birer karar akışı, işlem mantığı ve veri-tepki
ilişkisi taşır. Matematikte işlev, sosyolojide alışkanlık, psikolojide bilişsel
şema, bilgisayar biliminde algoritma olarak karşımıza çıkan bu yapılar insanın
çevresiyle kurduğu ilişkinin ardındaki düzenleyici mantığı temsil eder.
Algoritma kavramı insanın bilişsel becerileri açısından değerlendirildiğinde
düşüncenin akışını belirli aşamalara ayırma, değişkenler arasındaki ilişkiyi
açık seçik tanımlama ve sonuç üretme becerisini ifade eder. Bireylerin
rutinleri planlarken izlediği adımlar, sosyal etkileşimde tekrarlardan oluşan
davranış örüntüleri, bir kararın gerekçelendirilmesi sırasında kullanılan
mantıksal silsileler hep aynı zihinsel mekanizmanın uzantısıdır.
Toplumsal yaşam giderek daha fazla
veriye dayalı süreçlerle çevrilirken bireylerin bu yapıları fark etme,
çözümleme ve dönüştürme kapasitesi temel bir yetkinlik haline gelmiştir. Modern
toplumun hızla değişen bağlamlarında karar alma süreçlerinin başarıya ulaşması,
karmaşık durumları parçalara ayırarak yorumlayabilme ve çözüm üretme becerisine
bağlıdır. Bu beceri insanların karşılaştığı problemleri yapılandırılmış düşünme
biçimleriyle işleme zorunluluğunu beraberinde getirir. Bu zihinsel çerçeve
teknolojik alanlara ait bir gereklilik ve ekonomik tercihlerden günlük zaman
yönetimine, sosyal ilişkilerden bireysel öğrenme stratejilerine kadar geniş bir
alanda işleyen temel bir bilişsel pratiktir.
Eğitim ortamlarında algoritmik
düşünmenin sistematik olarak yer alması öğrencilerin dijital çağın gerektirdiği
bilişsel esnekliği kazanmasına ve yaşamın farklı alanlarında karşılaştıkları
belirsizlikleri daha tutarlı biçimde yönetmesine katkı sağlar. Öğretim
süreçleri teknik olarak başarılı hazırlanmış içeriklerin yanı sıra problem
çözme, akıl yürütme ve karar süreçlerini düzenleyen bilişsel yapıların doğasını
tanıtan kuramsal yaklaşımlarla da zenginleştiğinde anlam kazanır. Öğrencilerin
gündelik yaşamda zaten karşılaştığı algoritmik örüntüleri fark etmeyi öğrenmesi
eğitimi soyut bir bilgi aktarımı olmaktan çıkararak yaşamla doğrudan temas eden
bir öğrenme deneyimine dönüştürür. Böyle bir yaklaşım eleştirel düşünmenin
gelişmesine katkı verir. Birey kendi düşünme süreçlerini, alışkanlıklarını ve
eylem kalıplarını analiz edebildiğinde hem dijital teknolojilerle daha bilinçli
etkileşime girer hem de öğrenme yolculuğunu daha etkili biçimde yönetir. Eğitim
sistemlerinin bu bütüncül bakışı merkeze alması, algoritmik düşünmenin yaşamın
doğal bir bileşeni olarak görülmesini kolaylaştırır ve öğrencilerin çağın
zihinsel gereksinimleriyle uyumlu bir öğrenme kültürü geliştirmesini sağlar.
Bu bakış açısına sosyal bilgiler
eğitimi penceresinden katkı sağlamak adına yazdığımız, büyük ölçüde doktora
öğrencim Dr. Nagihan Evci’nin emek ve özverileriyle şekillenmiş kitabımızın
akademisyenlere ve öğretmenlere umduğumuz katkıyı sağlamasını dilerim.
Prof. Dr. Erkan YEŞİLTAŞ
PREFACE
The modern social and cognitive world is shaped by systematic patterns that structure human behavior within an invisible order. Although these patterns are known by different names in different disciplines, they essentially carry a decision flow, a logic of operation, and a data-response relationship. These structures, which appear as functions in mathematics, habits in sociology, cognitive schemas in psychology, and algorithms in computer science, represent the regulatory logic behind the relationship between humans and their environment. When the concept of an algorithm is evaluated in terms of human cognitive abilities, it refers to the ability to divide the flow of thought into specific stages, clearly define the relationship between variables, and produce results. The steps individuals follow when planning their routines, the behavioral patterns consisting of repetitions in social interaction, and the logical sequences used when justifying a decision are all extensions of the same mental mechanism.
As social life is increasingly surrounded by data-driven processes, the capacity of individuals to recognize, analyze, and transform these structures has become a fundamental competency. In the rapidly changing contexts of modern society, the success of decision-making processes depends on the ability to break down complex situations into parts, interpret them, and produce solutions. This skill necessitates processing the problems people encounter using structured ways of thinking. This mental framework is a requirement of technological fields and a fundamental cognitive practice that operates in a wide range of areas, from economic choices to daily time management, from social relationships to individual learning strategies.
The systematic inclusion of algorithmic thinking in educational settings contributes to students gaining the cognitive flexibility required by the digital age and managing uncertainties they encounter in different areas of life more consistently. Teaching processes gain meaning when they are enriched not only with technically well-prepared content but also with theoretical approaches that introduce the nature of cognitive structures that regulate problem-solving, reasoning, and decision-making processes. Learning to recognize algorithmic patterns that students already encounter in daily life transforms education from an abstract transfer of information into a learning experience directly connected to life. Such an approach contributes to the development of critical thinking. When individuals can analyze their own thought processes, habits, and action patterns, they both interact more consciously with digital technologies and manage their learning journey more effectively. Education systems that prioritize this holistic perspective facilitate the view of algorithmic thinking as a natural component of life and enable students to develop a learning culture aligned with the intellectual needs of the age.
I hope that this book, which we have written to contribute to this perspective from the standpoint of social studies education and which has been largely shaped by the efforts and dedication of my doctoral student, Dr. Nagihan Evci, will provide the expected contribution to academics and teachers.
Prof. Dr. Erkan YEŞİLTAŞ