Yeni Nesil Dizileme Yaklaşımı ile NRP-1 ve SOCS1 Gen Polimorfizmleri ve Covid-19 Hastalık Seyri Arasındaki Olası İlişkinin Araştırılması


Tezin Türü: Yüksek Lisans

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, Fen Fakültesi, Moleküler Biyoloji Ve Genetik Bölümü, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2024

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: MAYA AHMADOVA

Asıl Danışman (Eş Danışmanlı Tezler İçin): Ertan Mahir Korkmaz

Eş Danışman: Ergün Pınarbaşı

Özet:

COVID-19, küresel bir endişe kaynağı oluşturarak 2020 yılında Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından pandemi ilan edilmiştir. Bu virüs, yakın temas yoluyla hızlı bir şekilde yayılma potansiyeline sahip olup, semptomlar genellikle hafif seyretse de, şiddetli durumlar da gözlemlenebilmektedir. Enfekte olan bireylerde görülen kuru öksürük, ateş ve yorgunluk gibi yaygın semptomlarla birlikte, ölümcül ARDS ve septik şok gibi ciddi klinik sonuçlar ortaya çıkabilmektedir. Virüsün S glikoproteini, konak reseptörlerine bağlanma ve membran füzyonu süreçlerinde kilit bir rol oynamaktadır. COVID-19 enfeksiyonunun yaş, diyabet, obezite, kardiyovasküler ve serebrovasküler hastalıklar gibi faktörlerle ilişkilendirilerek enfeksiyon riskini artırabildiği bilinmektedir. Bu hastalığın patojenik mekanizması genellikle sitokin fırtınası olarak adlandırılan aşırı inflamasyon ve doku hasarı ile bağlantılıdır. Son dönemde yapılan araştırmalar, genetik faktörlerin COVID-19 enfeksiyonunun ciddiyetini ve sonuçlarını etkileyebileceğini göstermektedir. Bu bağlamda, Nöropilin-1 (NRP-1) ve Sitokin Sinyali Baskılayıcısı (SOCS-1) proteinlerinin ifade seviyelerinin önemli bir rol oynadığı belirlenmiştir. Bu tez, daha önce NRP-1 ve SOCS-1 genlerinde tanımlanmış olan rs2228638, rs10080 ve -1478CA>del polimorfizmleri ile COVID-19 arasında potansiyel risk faktörleri olup olmadığını araştırmayı amaçlamıştır. Yapılan araştırmada, özellikle NRP-1 genine ait olan rs1044210, rs10827206, rs10080 ve SOCS-1 gen bölgesine ait olan -1478CA>del polimorfizmleri arasında gruplar arasında anlamlı istatistiksel farklılıklar tespit edilmiş ve bu bulgular titiz bir şekilde değerlendirilmiştir. Bu anlamlı farklılıkların, söz konusu genetik varyasyonların COVID-19 enfeksiyonunun şiddeti ve seyri üzerinde potansiyel bir etkiye sahip olabileceğini düşündürmektedir. Özellikle, bu polimorfizmlerin bireylerin enfeksiyon duyarlılığı, hastalık süreci ve sonuçları üzerindeki etkileri konusundaki bulgular, genetik faktörlerin hastalık heterojenliği üzerindeki rolünü daha iyi anlamamıza yardımcı olabilir. Bu önemli bulgular, genetik temelli tedavi ve müdahale stratejilerinin geliştirilmesine yönelik gelecekteki çalışmaların kapılarını aralamaktadır.